Güne kapanan odalaronurunuzu döktüğünüz meydanlarda salyalı bakışlara sunduğunuz bedeniniz ve içinizdeki akrepleri besleyen aç yalanlarınızla süslenmiş öykünüz avınızın gözlerinde şefkat bekleyen yaldızlı şatafatın kör seyri derin korkuların ittiği kuyularda başınızı kaşıyan el ki yalnızlığınız indirip içinizde savunma kalkanlarını güne kapanan odalarınızda cinleri yatağınıza alan duvarlara gömdüğünüz içsel eylemleriniz ve her gece girdiğiniz ıssızlığın ortasında yüzleşme sofrasında kendinize kurt kadeh kadeh ruhunuzu yaktınız Sude Nur Haylazca |
Kaç yüzün aydınlığını, kaç elin tozunu görünmez bir pelerin gibi giyinmiş kapılar.
Bir güne kapanır, bir başka güne açılır kapılar, kendi biriktirdiği güne açılır; ardında kapıların her ferd kendi günü yaşar...Hangi Şairin içinde yaşadı odalar, sofalar? Ve hangi bir başkası, odalarla işi kalmayınca kaldırımların kollarına bıraktı yorgun bedenini...
Odalar, o geniş yumuşak, gölgeli gözleriyle çıkarlar "gün gidince"...
Bir odam bir ben uyuruz koyun koyuna.
"Hayır, Şiire değinmedim" çok uykusuzum odalarla iyi geçinmem gerek.
Selam sevgi ve saygımla.
deniz_tayanç tarafından 11/24/2009 8:42:49 PM zamanında düzenlenmiştir.