Deli kanlılık.,
Gerçeği olmayan, olmayacak olan
(Dünyalık değil) Bu, içe doğan yakınlık Gerçeği ruhsal beninde, yüreğinizden sizi soran Deli kanlılık! Belki biz, çok önceden tanıştık Kal-u Bela’dan aşinalık, birbirimize alıştık Onun için; birimizi diğerine ait sandık * Kutsal bildiklerimiz ve., Kaybetmekten korktuklarımız Omuzlarımıza yüklendi, ta önceden Herhangi bir sabah, yada bir akşam yerinde Hafızalar, yeni bir hatıraya satır başı yaparken Son lokmaya, iki el birden uzanmışçasına Aynı anda, şuursuzca uzandık ta, keza Yem olduk; üçüncü elin boğazında Nefes kesercesine, tık an’dık * Gereği olmayan, onanmayacak olan Yasaklı bir eylemin, iki ayrı kurbanı olduk Çileydi, çekeceklerimizdi boşumuza dolan Ümitliydik, kabuslarımızı bile hayra yorduk Fırtınalar dinip, karanlıklar kapımıza geldiğinde Aynada kendimizi gördük. Arkası boş bir manzara Resim çerçevesiz ve objeler siyah beyaz Yalandık, yanıldık, bir tatlı masal olduk Yıkıldık, yürek sarsıntılarından Harap olduk, harabe kaldık * Şimdi akıl atıyoruz fizik ötesine Eylem arzusu, mütarekelerin tersine Kader var ya, kainatın kuralları, i’caz! Ve biriktirdiklerimiz, biteviyenin ertesine * Geçmişe takılıp ta, kalma can cazım.. Yok artık, güneşi tutup ta yanmamak yok! İnanma yok, yaratılışa ters, yaş almak yok! Kaderde varsa aşk, yoksa rol yapmak yok! Başlamışsa bitecek, yeniden başlamak yok! Çekilir başa gelenler. Başından atmak yok! * Bir sen varsın hissemde, birde kıvılcım İnceldiği yerden.. Çakarım ateşi, yansın! İnandım ve iman ettim; “Elhükmü-lillah” Ve (nefsim) ne kadar mukaddersen.. O kadar insansın... Mehmet Sani Özel 20.11.2009 |