Kahreden sus.,
Muşamba yüzlü ifadeler
Yüzüme çarpan, insan unsuru Bin yıllık hayallerin çöküşü düz karede Saniye bine bölünür, her bakışta bin kere Kim bilir? Kaç bin yılı ifade eder, her zerre Ve hiç kimse sırtına almaz kabahati, kusuru Zehir kusar; ifa edilmeyen, ötelenen vadeler Ve kıyamettir o, hiç kimse konuşmaz Kahreden sus vakti.. Mükemmelliğe koşudur hayat El ele, kol kola gidilir, aşk olsa gönüllerde İp hep beraber göğüslenir, bakılsa tarihte görürlerde Öne geçmeye çalışanlar, sırayı bozarlar, mazeret öne sürerlerde Sonra, haksız kazanca sevinir, gururlanır, içten içe gülerlerde Haşr’a varınca, dillerinde diken, ellerinde heva İlk aldıkları haber; sevinmeleri yasak olduğu! Ve o mekanda her yön batıdır, her taraf doğu Ateşin sardığı kalpte hissederler en soğuğu Hücrelerini inkar ve küfürle besleyenler ya Yalanladıkları gerçeği görünce, sökülürler Tuttukları faraziyelerle birlikte, mamafih Parçalanır, berhavaya dökülürler.. Ya o insan.., Anlamak istedi de neyi anlamadı? Hangi hayrın başını tutmak istedi de yetişemedi? “Ben bir köleyi efendi etmek istiyorum!” dedi de, tutsak kalmadı Gerçek şu ki; iyilik yapmak isteyen, bahane aramadı “Şartlar müsait değil!” Demedi... Mehmet Sani Özel 08.02.2010 |