AYNAYA SEVDA DÜŞÜNCE
/sil aynadan gözlerini ya da bırak silme, kalsın öyle/
uzun vedalar gibi kıvrılıp giden saçının teli, dururken gözümün önünde kulağım, öldürülmüş duvar gibi örülmüş, kapı ardından gelecek sesinde mevsimim buz tutar, dudaklarını boyarken nefesin düşmezse üzerime ağlarım, yüzümü kaplayan ıssız bir buhardır, benim gözyaşlarım . /o resmini de yerleştir gene aldığın yere, sol üst köşeye/ belinden sımsıkı sarılan tutkularıma, sevdayla dolarken saçının kokusu o süzülüp gidivermelerin yok mu, çaresiz izlerim benden kayboluşunu artık her şey boş, köşelerimdeki dört çatlak, bulursa elmas arası boşluğu yürürüm, bir kere bile olsun seni seviyorum diyemeden, ölürüm. /giderken, geleceğim diye yazsaydın ya yüzüne, dudak boyanla/ sırlarım ilk kez çığlık olup yüklenirler ardımdan ve dayanamam ben de intihar perisinden aldığım güçle, kanatsız asılırım zincirimin küreklerine ortadan ustura gibi kesilir mesafeler, düşerim bin parçayla ayak izlerine sarılırım, benim gibi binlerce olan her parçana, sarıldıkça çoğalırım. /şimdi gözlerin, resmin ve saç telinle bilesin, en emin yerdesin/ bundan sonrası ben özelden çıkar, içinizden biri olurum, herhangi biri hani ayrılık acısı boynunda yağlı ilmek, sevdadan yana dertli mi dertli eğer çok sıkılırsanız, iç cebinizdeki bir küçük aynada bulursunuz beni dinlerim, sizin derdiniz derim, ağlarsanız gözyaşınızı silerim. Cevat Çeştepe Bir ayna bazen, neden düşüp yerinden de kırılıp bin parça olur, düşündünüz mü hiç. Uğursuzluk derler, hiç inanmayın. Sevdadandır belki, kim bilir |