yalnız adamın manifestosukendine ölür gün mevsim çarpar dişlerine dişi bir kurdun üşürsün güneş bir mızrak boyu yükselince artık gölgen ömrünün zorudur çağ sonsuzluğun aguşuna düşen rüzgarın kasvetidir çakal yanaklarından süzülen esrik kristal ellerin meğer ağyar istermiş demek kendinden geçen ömrün nar duvarlarla konuşan gözlerimi düşün evvel miktarsız hakikatimiz var sınırsız argüman gece olunca çocuklar ağlar dizlerinde bakır maşrapaların aklını alır su dökülmez üstünden günah dediğin kestaneye çalınca gözleri gülen ancak ölümdür |
okumayı kacıranlar için üzüldüm....