Göğsünde iğde kokulu benlerBütün bu yollar maziden ikbale ağlar gittiğin yer hakimiyetine mağlup gidemediğin intizar kırmızı kiremitli çatıların masum güvercinleri ayrılığa kanat çırpışındaki heyecana baka kaldılar ben ise en çok sende ki bu hale şaşırdım ve bir de bin bir emekle büyüttüğüm küçük saksı esiri gözlerinle yarışan kurdelesiz yalnızlık şiirlerimi balkonumda kurumak üzere olan cezayir menekşelerinin suskunluklarına inat bağırarak okuyuşumdaki bu hale kesinlikle eminim hala iğde kokuyorsun yar gece bütün kirini silip atarken yüreğimin endişelerine kapılıyorum kapı ha çaldı ha çalacakların kulak kabartıyorum her tıkırtı martı çığlığı deniz kokuyor buram buram bu yüzden aşkı tuzlu seviyorum sonra kırılıyor daha basmadan üzerlerine deniz kabukları bilmiyorum bilememenin isyanına takılıyor hep yüreğim tökezledikçe kaldırımlarında o kasabanın önü arkası karanlık habersiz adamlar asıyorum asmalarda sorgudan masum çıkacak gibi değil bu defa adam hala esrar içiyor mu o çocuk uzaklaştıkça gözlerinden ah bir bilebilsem aldırmıyorum artık keşmekeşine kaptırdım yakamı hayatın derdim günüm göğsündeki iğde kokulu benleri saymak ne masallardaki dev korkutur gözümü ne beyaz atlı prens gel dediğimde gelmelisin diyorsam git dediğim de gitmemelisin bir sen bir ben bu sen bu ben say ha babam say bitmesinler kadınım bir macera kadar hızlı alavereli dalavereli pancar kırmızısı dudaklarına bu hayatın mührünü basmadan ne kadar zor olursa o kadar zorluğuna katlanıp iğde kokulu göğsündeki benleri saymadan gitmeyeceğim buralardan el verir ki hayat tek oyunluk bir şanstır avuçlarından at zarını gitsin |
Şiirinizi seçtiklerime aldım tekrar,tekrar okuyabilmek için
Kutluyorum...teşekkürlerimle...
Saygılar