baykuşlar kondu şarkılarıma....bir saksağanın kanat çırpımında rüzgarla savrulan bir karabiber ağacına son dem kadar acı akşamlarını astı gençliğim... yalnızlığa bilet keserken peronda ayrılık ilk yolcuydun unutmadım sen giderken baykuşlar kondu tüm şarkılarıma gözyaşlarımı besteleyip ruhum güfteleri serpti yeryüzüne sessizce yalnızlar ülkesi aşıkları dinlesin diye... artık uzun yol kenarlarında unutulan eski tahta bir elektrik direği kadar yalnız ve tanrıya yakınım... verilen sözlerin öneminin kalmadığı bu zaman diliminde ellerin gözlerini kapamak kızıl yağmurlarını gizlemek içindir nafile avuç açıp yalvarman... duygusal bir fiyaskoydu hayatım sen tam merkeziyken nişangahımın senden sonra, benden sonra zaman yaldızlı bir hediye kutusunda saklanırken değersizdi verilmemiş bir hediye kadar kurdelesi açılmadan değeri anlaşılmayan... (bu yaşam maratonu finale bir adım kaldı /ödünç alınmış bir zamanda yaşıyoruz ve bu noktada herşey ödül zaten...) selma dönmez 9 ekim cuma 2010 ... resim: sina ataman |
eski tahta bir elektirik direği kadar
yalnız ve tanrıya yakınım...
Ben nasıl kaçırmışım ki bu şiir. Oysa çok fazla okuyan ve sayfaları dolaşan biri olduğumu düşünürdüm hep. Onun için çok özür dilerim sevgili şairim.
Şiir baştan aşağı çok özel ama ben buraya aldığım dizelerin içinden çıkamadım hala. Geldiğimiz her yaş ve yaşadığımız her gün aslında unutulmaması gereken anılar ve izlerle doludur. Bir başkaları bizi unuttuğunu sansa da aslında onlarında yüreklerinin bir kenarında bıurakmışızdır izimizi ve zaman zaman küçük bir olayda yeniden hatorlanacağızdır. Ama ölüm yapışmış ise yakamıza işte o zaman gerçek analmad unutulmaya yüz tutmuşuzdur.
Düşündüren ve sorgulayan dizelerdi okuduğum. Kutluyorum kaleminizi ve sevgiler yüreğinize. Baykuşların şarkılarımıza ilişmemesi ve dalarımıza konmaması dileği ile