bırak öyle kalsın yokluğun...
ayaz aşklar hep lâldir, bu ayazda söz bir katre baldır, baldıran otu içse aşık sorar; daha var mıdır?
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- durakları var aşkımızın bu aralar tanıyamadan iniyor durduramadığımız yolcular kalplerimiz boyası dökülmüş hurda mavi dolmuş gelen biniyor, inerken gülümsüyor; üstü kalsın! iliklerimden yağ gibi çıkartıp kuruttun ayaza atıp kör makaslarla kestiğin güneşlerimi küçük bir kızın gözyaşlarını bardak bardak içerken yastıkların altında kalmış bir dilek bulutları görmedi dediğim neydi ki? ben seni seviyorum şarkıların ruhunda ısınmıyor kalp elleri sözlerin anlamında bulamadığımız sevgiler neyi anlatacak; aşk neydi? hani sağır değildi kapılar kalem yazardı bembeyaz kağıtlara ve gözyaşları çarpışmadan aşkı görmezdi gözler
"önce ben, sonra ben, vazgeçemem kendimden" doğru mu bu, çelişkilerdeyim, neden uymuyor bana neden? resmini çizmek istedim bu sabah bakışların vardı sadece, ellerin neredeydi? ayakların, saçların ya dudakların? akşam sefalarında gülen pembe çiçek sabahı istemezdi karşı ağaçtaki çocuğun okuduğu kitaba yazdığı satırlar yıllar sonra çok gülümsetecekti... dediğimiz neydi ki, sevmiş miydik? değişmiş anılar, hiç bir şey yerli yerinde değil ahh Alpay! bir tek sen varsın; tüm kent benim gibi ilk gençliğim , unuttuğum papatya taçlarım pisi pisi otlarım ve mor çiçek açan ihanetlerin... denilenler neydi be canım, anımsamıyorum artık
|
Hoşbuldum.
Yazara saygı, çok.