karga sonatı
buğday tarlaları kenarındaydı
beton ülkesinin tabelası yalvardı arkadaşları gitme, başka yok ki sevgilerin dünyası baktı, gülümsedi bir şarkı tutturdu bulutlarla "içimde kaldı çocukluğum, gençliğim açılamadığım, kalbinden tutamadığım sevgilim sonra azarlarım gençliğimi sizin nezdinizde öptürürüm ellerimi aşklarımın yerine" korkulukların özlemi kanadında burnunun direği sızlasa da geri dönmeyi düşünmedi şehrin renkleri parlak ve çılgındı gri bir binanın yaprakları dökülmüş ağacına yerleşti bilmediği yerde bildigi kadar konuşacaktı çok asildi ve çok yalnız her duyduğunu "asil karga soyağacına" yazıyor ahalisi inanıyordu ters köşede bile olsa kudret orası tapınak artık o ulu rezidans kargası son saltanat ağacından sanat yapmakta arabaların üstüne tüm yıkamalara inat... Selma Dönmez 09 temmuz 2013 |
Kargaları hep sevmişimdir.
Hem yalnızlığı hem çılgınlığı hatırlatır, ille de korkuluklar hep yalnızlar.
.........