ben tango bilmem...onların masası tam karşımdaydı benim masam bu taraf/ onlar kırmızı şarap istediler/ ben beyaz kırmızı aşkı andırıyordu sanki beyazsa esvabından ötürü ölümdü biraz... ki onlar iki kişiydiler/ ben çok az... masalar ahşap olmasaydı/ ve sanki adam bir ara uzanmasaydı/ o saçlara şefkat dokunmasaydı uçlarına/ kadının saçları uzamasaydı o kadar/ ben sensiz parmaklarımla dokunmasaydım da/ kısalmasaydı saçlarım biraz daha... fark etmezdim o masada olanları ve anlatmazdım sana ki o vakitte habersiz izmir’de olanlardan yazmıyorsan oturup da bir şiir emindim uyuduğuna senin şehrin koynunda/ fakat... uyuyan yalnız sendin / yoksa bilirsin ki istanbul...geceleri uyumaz. neler yapmadığına takılıyken aklım/ tutmasaydı kadının bileğini adam ve nazlansaydı kadın/ süzülmeselerdi piste ve o denli güzel çalmasaydı tango/ ve ben hayran olmasaydım o dansa/ gözlerim dalıp gitmeseydi birden takılmasaydı aklım bu dansı bilip bilmediğine ve hatırlamasaydım tango falan bilmediğimi seni çok sevdiğimi bilmediğin için aklına hiç takılmayacağım... gelmeseydi aklıma gözlerim dolmasaydı da boşalmasaydı birden kadehimdeki beyaz... ağlamaya başlamazdı izmir ki sen bilmezsin bu şehrin kalbi böyle karşılıksız sevdaların... çaresizliğine kıyamaz. görmedin/ uyuyordun dönerken ahşap masalarına bir öpücük kondurdu adam aydınlandı alnı kadının kıskançlık değildi bu inan bu bendeki kederdi biraz/ o sebeple eklendi alnıma/ üç beş çizgi daha ve daha da derinleşti adın/ sen derin uykuda ve istanbul soluk soluğa koştururken sokakta... izmir’im feryat figandı ah!... küçücüktün de ondan mı anlamadın aklın ondan mı hiç takılmadı bana yoksa aklın o’nda mıydı/ anlasaydın ondan alır mıydın/ koyar mıydın beni/ bir şiirinde buruk bir mısraya: "bakın işte bu aşk kadın!" ama bir dakika..../ gitmişler yoklar... hangi ara kalktılar/ masaları boş yoksa başım mı sarhoş/ ışıklarını tek tek söndürüyorlar bu barın/ hani tango sustu/n mu/ yoksa sabah o kadar mı yakın? hem birazdan çalmaya başlar senin telefonların gün telaşını bulaştırır sol bileğine istanbul’dan daha da hızlı atar nabzın kalk! pencerelerini aç ve/ asaletin şehrin sokaklarına biraz daha karışsın! izmir ve ben yorulduk küçücüğüm bir süre izin ver de/ şuracığa... kıvrılıp uyuyalım/ zira sen bilmezsin; sevilenden habersiz seveniyle bu şehir biraz soluklanmazsa inan akşamına çıkamaz. JD |
Bu kadar yalın bir anlatımla, bu kadar muhteşem bir şiire imza atmak her babayiğidin harcı değildir...
Bu yüzden özel siniz...
Bu yüzden şiir dendiğinde...
Akla gelen isim siniz...
Siz, evet evet tam da siz...
Bambaşka bir Şair siniz
USTALIĞINIZA ve SANATINIZA
SAYGIM SEVGİM HER DAİM