Leylim
Kaç bahar geçti böyle aramızdan
Ne sular geçti göğsümün köprüleri altından Kaç sonbaharda güz yağdı umutlarıma Bir bilsen… Güneş çoktan karıştı karanlığa Bir tek simanı sakladım üzgün yüzlerime Leylim! Sen bilmezsin hallarımı Saklarım utangaçlığıma yüzlerini Bir gölge misali karanlıkta durup En oflaz biçimde dudaklarından öperim Gözlerinde dansa dururum düşlerimce Sürerim atımı ayazsı şafaklara İçimi ısıtmaya tek sebep gözlerin Güneşi beklemem bunun içindir Ah leylim… Gece güneşim… Kıyamet meydanına taşırım bu sevdayı Sen bilmezsin. Bir ateş kavurur bedenimi inceden Yüreğine acı inmesin diye Saklarım sızılarımı Can damarıma neşteri vururken Kanasam da, acısam da Sana belli etmem Sen bilmezsin leylim Ölüm alnımdan öperken beni… Susarım, Hayat ipini çekerken perdelerimin Yinede sana gülümserim Gözlerine nakşettiğim asuman Bir soluk darlığında biçsede kefenimi Yinede seni severim Gitsen bile… |