BİR KAÇIŞ HİKAYESİ
bu denizde …,
balıklar umudu, umut dalgayı, dalga denizi, deniz maviyi tanımaz bu denizde hiçbir balıkçı, yakaladığı balıkların hiçbirini tanımaz …. ** … kaçıyoruz, önce maviyi tanımayan denize ulaşacağımız o sahili arıyoruz. altın tozundan dökülmüş kumları olmalı, elini dokunsan sapsarı yakmalı arasına saklanmalı yavru yengeçlerin, kaydırak oyunlarımızın çakıl taşları yıkılmış olmalı kumdan kaleler, bilinmedik yeller esmeli her şeyin yerinde biz konuşmadan önce gözlerimiz haykırmalı, maviyi unutmadan, ağlayacaksa da ağlamalı … . yoksa aradığımız masal mı / sen gerçeksin biliyorum zulamızda fitili paslı işaret fişekleri, en dik yokuşlardan aşağı iniyoruz izlerimizin izini bizden saklayacak, varsa ıssız bir sahil, işte onu arıyoruz gölgemiz dünya güzeli bir albatros, kanatlarında taşırken umutlarımızı mataramız kan-ter içinde, kuru yudumlar oluyoruz, ve daha çok maviye hasret, daha çok yanıyoruz … ... işte o sahil burası, altın tozu kumu ve izlerimizi saklamasından biliyoruz. prangalarımızdan özgürlük çığlıkları fışkırıyor, haydi sarıl bana, öp beni boşalıyor kanatları gölgenin, durma koşalım kucaklamak için şimdi denizi bir sandal olsa bir çift kürek ve iki koldan küreklere asılan bir tek yürek bize yeten de budur yakışan da, yaşama asıldığımız gibi, nasır patlasa da avuçlarımızda, bırakmayalım ellerimizi … . denize açılıyoruz ama / sıkı sarıl bana, bırakalım kürekleri albatrosun kanatlarını altımızda görüyoruz, sandal havalanıyor sulardan seslensek sesimiz denize düşmez, boyumuz bin kat yüksek dalgalardan bulutlar da rüzgar oldu mu dört yanımızda, bir kapı açılır gireriz içeriye bir solukluk daha saklansak, bu sonsuz kaçışımızdan, tepeden tırnağa bizi yaşasak, zaman noktamız olmadan … … şakasız kurşunlar yağıyor yağmur gibi, yarını yüreklerimizde yaşıyoruz. ** gökyüzünde …, kuş umudu, umut rüzgarı, rüzgar bulutu, bulut kimseyi tanımaz bu gökyüzünde hiçbir avcı, vurduğu kuşların hiçbirini tanımaz …. Cevat Çeştepe |
Kutluyorum.