İçimdeki Avuntulariçimdeki avuntular da olmasa bu geceyi kaldırmaya gücüm yetmeyecek bu akşam şiir yazmak da gelmiyor içimden bu akşam şaraba yazılmak da uzak ihtimal tek başıma suskunluğa durmak ağrıma gidiyor ağrıma gidiyor elele yürüyen insanların gülüşleri bir ben miyim ki hep sonbaharlara demir atan bir ben miyim ki yalnızlığın gözyaşında boğulan astım artık yarına ait düşleri balkona güneşe serdim çiçekler saksılarda soluyor sularım akmıyor kuyulardan birileri bu şiire zorla girmeye çalışıyor birileri de içimden çekip gitmek istiyor bıkkınlıklarımı bıraktığım bu kent bile bana yan gözle bakıyor yel değirmeninde öğütülmüş başak gibiyim acılar yüz sürüyor suratıma elimin tersiyle itiyorum kendimi ayrılıklara yazsam uzansam uzaklara uyku tutmayacak biliyorum ki azalacağım da elbet oysa akarsulara kapılmış söğüt yaprağıyım kendimin ayazıyım üşüten gecelerimi hayra yoran ay bile ışığını esirgiyor benden dönmüş sırtını ben aşkın hasretinde kavrulmuş bir talan beden gözle kaş arası aklıma seni sokuyorum seni sarıp sarmalıyorum sardunyalar açarken bir açılıp bir kapanıyor dudakların dudaklarımda adın kaçıncı sevda bildirisini okuyorsun bana sen bir yana ben bir yana d(üşüyoruz aklıma sen düşüyorsun o çıkarsız gülüşünle aklımdaki sen üşüyorsun bir akarsuyun içinde bana sarılacak bir bahane arıyorsun şiirlerden dudakların alev alev olup yakıyor gençliğimi ey sevdiğim ya yak kavur beni hasretinle ya bırak da gideyim kendi gurbetime gözlerin şimdi özlediğim tek ülke bırak da gideyim senin gurbetine senle ölüme yaşamın dibine elele 4 ağustos 2009 İsa İnan |
Tebrikler kalem erbabına...