suskunluğun evrensel dilidir vapurlarsuskunluğun evrensel dilidir vapurlar sabahın erken saatleri kadıköy iskelesi dilimizi bilmiyoruz yazık ki/gülüşlerimizde ilkbahar sancıları şimdi topluca susuyoruz baylar bizzat ellerimizle acıttığımız çocuk seviçlerinden uykusuzluğumuza bir kılıf bulup sıyrılacağız/küsmüşlüğünden hayatımızın kulaklarımızda yaylıların tınısı, ışığı gözbebeklerimizde ağlayışların gecenin bir vakti üsküdar’dan eminönü’ne bir tatlı hüzün almaya geldik şimdi topluca susuyoruz bayanlar parmaklarımıza dolanan iplerin sıcaklığıyla mavi bir kazak öreceğiz sessizliğimize şiirlerimizin sinmişliği ağırlıktır adımlarımıza kadınlar bebeklerin üzerine titrerken kül gibi rus gecelerinde pencereden kar mı gelir, gurbet bize ar mı gelir, dar mı gelir... nasıl güzel olunur böyle isli vakitlerde uçaklar bizim için bir kez daha dönüyorlar gökyüzünde/ rotarsız bekleyişlerimize gitmek acıydı fakat daha da acısı var/ öykülerde, şiirlerde öykünelim altımızda rahat şiltelerle şair dediğin ip cambazı/adsız yükler ellerinde omuzlarını düşüren şair dediğin göl gibi/ v/akte sadakatsiz, gölge |
hafif buruk bir özleme yapılan refakat ne güzeldi...
yerini bilen bir çalışma...kutlamadan edemeyeceğim...
sevgiler bıraktım istanbul'a özlem kıvamında...