8
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1176
Okunma
mağaranın ıssız kovuğunda
bu sefer benim olmayan kuş yuvalarının dantellerini işliyorum
ve parmaklarım
bilinmeyen zamanların her şiire yakışan sessizliğiyle furuşan
çöl gecelerinden istanbul nisanlarına konuşacağım
ve yüzümde çiçerovari bir acının aksi ile
sen
gece karanlığı çocuk,
sen
süt beyazı çocuk
ve sen derin her ne renk ise ...
çocuk...
anlaşıldığında benim bir hayal olduğum
ve aynaların ardındaki artık sır olmaktan çıktığında
sınırlar kaldırıldığında
bileklerimden prangalar atıldığında
her şeye rağmen
ve dahi acıyan parmaklarımla yazdıklarımda
bir umman katreye sığdığında
söylediğimiz şarkılar boyunlarına dolansın
ve gözleri, gözlerinle ıslansın
gel
sır katibim ol
gel
bir kare bulalım gülümseyelim
bütün mügelerden, nergislerden
annemin sevdiği çiçeklerden öte
kanatlanalım çocuk ey
şimdi dur ve bir daha dinle ...
5.0
100% (5)