rüzgarın pencereme bıraktığı mektupta..başlamak, bazen uzun bazen kısa trenin canımdan rüzgarı tutmak gibi ve şiirlerin altı sıfırlı çokluğunda unutmayalım diye sıfırı bulan adamı gün yüzüne yağmurlar yağarken fecirlerden ati bir gün gelecek harflerimizin şapkaları gibi adem’e başlamak salkım söğüt göklerden üstümüze yağan güneşlere tutunarak ve ellerimizi sürterek pencere pervazlarına içinizin içimizin ılgın esintilerinde anka bizi götürecek olan hayır kaf dağı değil hayır şehrazat yok hayır anka, bizi götürecek olan çocukların ve martıların gülüşlerine doğru laleli’den dünyaya akarken insanlık duvarlar arasında çürürken çocukluğu güvercinlerin yağmurlardan sonra toprak kokusunu içine çekemediğini düşün işte öyledir başlamak oldu mu çelebi? ... |
sevgi ve saygılarımla...