Ömre Nazlı Aşka Acele
Ömre Nazlı Aşka Acele
1. ellerimde sensizlik ıslıklarım dopdoluyum boşluğunla yarım bırakarak tüm sorularımı tamamlıyorum tüm yanıtlarımı mayhoş bir sessizliğe kuşandığım bu sensizlikten alacaklıyım ömrümün en birdenbireli anını tamamını ansızlık kargaşalı bir yoksullukta tanıdım akşam kahvelerinde hüzünlenmeyi fabrika çıkışlarında kirli sakallı yüzüyle son vardiyasını düşleyen işçiler gibi sade güvercin uçuşu bakışlı peşinin peşindeyim evler yaşlı ihtiyar kederli duvarlarda çamur ve balçık içinde kesişirdi gençliğimiz daha sen o zaman beni tanımazdın bense yasağınla haşır neşir hayalli karşı karşıya pencerelerimiz yoktu komşu balkonlarımız kuşları özgür bilirdik hep kendimizi hatasız birer filinta ’olmadı üstad sevmek bizde böyle işte yangından mal kaçırır gibi ecele çalışmışız be üstad ömre nazlı aşka acele biz bu dersten hep sınıfta kaldık saatler ve hayat mutsuzluğuyla aman vermez ağustos gibi akrep kadar soğukkanlı ayrılmadı hiç başucumuzdan olmadı üstad bu bozgun bozgunumuz habersiz kendi bozgunluğundan kaybetmedik asla...’ 2. 4 dakikada acele vesikalık anında da vardır aşk acemi duruşlarımızın ayna düşmanı şip şak saçlarımızda masumdu mahzundu güz arkadaşlarımızın cigara kutularının kağıtlarında hep gülümserdi albatros içimizdeki sıkılgan dalgalı dehşet karanlık denize kasetçi dükkanlarında arardık ya gerekçelerimizi bize göre aşk hep büyüktü üstad acımız çok büyük satır satır yaprak yaprak fidan boylu kargı toplayıp acemi kasnaklı yapardık kokulu teneke çay kutularında kardığımız un tutkalıyla kibrit kutularının ön yüzlerini biriktirirdik birlik onluk yüzlük binlik... 150 kuruşluk çekirdek külahlarında öğrendik paylaşmayı ilk şekilli taşlar biriktirdik ilk öykümüze mutluluğu orda mı bıraktık be üstad bırakmadık asla... 3. özendiğimiz şarkıları yaşamak için çok gördük kendimize yel değmezliği iyi de ettik inkarsızlığa tutsak havamız samimiyetimizdi akşam kasvetli şiir yazmadık ama yaşadık öğle sonlarını hor görmemeyi hiçbir bulvarın göğsü yetmedi emzirmeye yalnızlığımızı ekmekten çok ufaklarını sevdik ah bu baş döndürücü uyumsuzluk ah bu can pazarına sürmemiz canımızı ah bu okunaksız yazılarımızda güya sakladığımız ah bu gözümüzden sakındığımız kapı zilleri içimizdeki nefesle yayılıyor yangın otobüs duraklarından esirgemediğimiz gözlerimiz daha hiçbir yola koyulmadı koyu kahve rengi gözleriyle randevusuzluğumuzun hiçbir imladaki hiçbir üç nokta durduramadı bizi beheeey be üstad vaz geçmedik asla... kargı:kamış kasnaklı:uçurtma un tutkalı:un suya karıştırılarak yapılır Kağan İşçen (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |
çok gördük kendimize yel değmezliği
çok hoş ve yerli yerince mısralardı...beğendim...