Topal Kazım
gecikmiş gibi
bir nefes çekip sigarasından yüzü poyraza küsmüş yanan köylerin duvarlarına sıva yapıyordu Topal Kazım elleri yarını kucaklayacak kadar güçlüydü her kuş ayrı bir yol çizerdi havada uçarken hepsini görür kimselere söylemezdi Topal Kazım sevimliydi kan bulaşığı gözleri karaya çalar da biraz yüreğimize dokunur bakarsan birikmiş cehennemi bir sarhoş kör bir duvara işerken kızarır Topal Kazım öfkesi çitle çevrilmez alın teri karışmıştır harcına kirletmek istemez rehine bir yaşama yataklık yapıyoruz der ve güler gülüşleri avurtlarına kadar doludur topallığı ana rahmindeki tekmelerden sorulur yıkıntılar ortasında elime bir karanfil tutuşturuyor hamile kadın gözlerinde cennetin ayak izleri belli ki en büyük kızı Topal Kazım’ın bir uçurum kenarında kirpiklerine tutunuyorum hasretin adlarını sayar gibi başlıyor anlatmaya Topal Kazım her çocuğu yeniden doğuyor sanki birinci çocuk gözle kaş arası olup bittiye getirilmiş Müjde koymuşlar adını ikincisi uykuyla korku arası adı Umut üçüncüsü uzak yol dönüşü yorgunluktan farkına varamamış adı Özlem dördüncüsü köyü kurtlar sarmıştı adı Yankı beşincisi köyü yakılırken karısı sıkıca sarılmıştı adı Alev altıncısını hatırlamıyor gurbet yollarında iş ararken düşük yapmıştı karısı kanla acı arası üzerine kaplama yapılmış bir tekerlek gibi çıkıyordu sesi koyu renkli elbiselar giyer matemi sürekli üzerinde taşır en çok da ona çatal karası bıyık yakışır sırtını dağlara yaslayıp düşünür günler boyu muhtarlığa adaylığını koysa gülüp geçer çürük dişlere inat yaşamın ince sıvasına koyulur beyazına sinekler sıçmış tül perdenin yanında durur resmi Topal Kazım’ın resmin çerçevesi yangınlarla çevrili köyü gibi köyüm gibi İsa İnan |
Meğer ne filozofmuş Topal Kazım?
Biraz da babamdı, biraz emmim...
Anadolumun tablosuydu Topal Kazım...
...ve ne şairmiş şair ?
...gibi değil, düpedüz adamca şiir yazmış!
Kutluyorum...Saygımla...