SEVDAYA İLK ŞART
ve
kar yağıyordu kar dışımız karakış bir mevsim içimiz dört mevsim bahar/dı ve zaten bir başımız vardı üstelik bütün bu olanlar başımıza yağan kar kadardı ve kar zaten beyazdı dökülüyordu dokunuşlara ve kar taklacı ak güvercinler parlaklığı hüzünlü bir bebek ıngası çocuk üşümüşlüğü gibi yükü sevdalı bir yoldu ve dokununca ayak tabanlarım yalnız olmadığımla caddelerindeki karlı zeminine bir kentin duran ne yürek ne göz nede koldu sonrası ömrümün kalan tarafı dudağında eriyen kar tanesi vurulmuşluğumdu dahası yağan her kar tanesi beni yaralayacak olsada önce sen yağacaksın saçımın her teline keskin yanımla yürüyeceğim yağan her karın altında ıslanarak yarısı yitik yarısı diri ardıma nice yıllar nice acılar bırakarak sevdasını illegal bir bildiri gibi saklayarak bir an önce ölmek kadar zor belkide basit gelsede yaşamak nasıl olsa savunmayacaktır seni beni bu hayat o zaman kaldır at yüreğini bir işe yaramıyorsa ’buda sevdaya ilk şart’ kenan can yoldaşlar |
zaten beyazdı
dökülüyordu dokunuşlara
ve nisan yağmuru oluyordu sevdanın ateşine her düşüşünde.
ve sen KARŞICI sevdanla ıslanırken yüzbin kere yüz insan oluyordun yeniden doğuş gibi bir bebeğin bütün masumiyetiyle...ve bundandır ki yüreğinin rengi kar gibi beyaz,kartal keskinliğinde bakmasını bilene güneş kadar yakın...sevgilerimle...