Kurbağa Adam
beklediğin neydi?
yanıma gelirken aklından geçirdiğin bulamadın diye şimdi içini çekip arkanı dönüp gitmelerin.. fazla çıplaktı ruhum görünenler fazlamı gerçekti karşında basit sıfatlarla betimleyebileceğin bir hayal kahramanı olamazdı belki de bu yüzden uğradığın düş kırıkların... beklediğin neydi ki şimdi.. gördüğünde yüzünü buruşturup belli olmasın diye belkide anlamıyayım diye seçtigin en renkli maskelerin çokmu yukarıya koymuştun beni ulaşılamaz gördüklerin arasında hangisi karşılıksız çıktı vaat ettiklerimden ne görüyordunki baktığın yerden yanıma kadar sokulup içine çekerken beni hangi sözüm yarım kaldı yankılandım ve sesim kısıldı birden kasılırken zaman yavaşlarken neresinde kaybettik birbirimizi incecik bir ip üzerinde düşürmemek için birbirimizi düşmemek için belkide sarılırken sımsıkı kendi aklımızın içinden geçerken hangi dönüşü kaçırdık haritanın neresindeyiz şimdi oysa sen bana gelirken beklediğin neydi? şimdi suskun susmak hançerliyorken yazılanları söylesene durma hadi itiraf et en acısına hazırla beni yalan de bitti de başlarken bir adam arıyordum de okurken yazılanları bir gerçek, olmayacak kadar hemde bir suistimal, bir kullanımlık plastik parçası... ambalajı açtıgın anda kullanmasanda eski haline dönmez artık yeni diye satamazsın bu bedeni beklediğin neydi ki? bir rüyaya uyanmak gibi... bir rüya... saçları siyah gülümseyen bir kürt kızı gibi küçük bir kız öpse gözlerimi bozulur büyü silinir parlaklığı düşlerinin yakışıklı prenslerin tekelindeki o masallardan biri değildi bu öpülünce kurbağanın yüzü siğil bulaşmasın diye öğürürken midesi bulanıp belli olmasın diye kırılmasın diye kurbağanın kalbi sımsıkı kapayıp dudaklarını arkasını dönüp kaçtı prenses.. bir hoşcakal bile diyemeden gel zaman git zaman bir daha ne prenses indi o derenin kenarına nede kurbağa yazmadı prensesi bundan başka hicbir satırda... |
Bu güzel eseri ve şairini kutluyorum… Selam ve dua ile