Sığınak !
sığınacak bir yer yok
ortasında bir fırtınanın çaresizlikler üstüne gelirken korkunun faydası yok bu sahadan yenik ayrılmak bir rövanşı yok kabullenmek efendilikse isyankar bir kölelik daha iyi değil mi? çok ağlarsan çok bağırırsan eğer gerimi verilecek çok istediklerin? birlikte yaşanabilecek güzel günlerin hayali ne zaman çıkıp gidecek aklımdan? ne zaman eskisi gibi olup alışabileceğim sıradan günlere bir yolu yokmu bunun hiç bilmeseydim mesela yada unutabilseydim her gece alkolle uyuşturup aklımı sarhoş olmadan uyuyabilseydim sığınacak bir yer yok ölümcül bir hastalığın pençesinde ötenazi hakkımı benden saklı tutuyorlar atları bile vurmuyorlarmı bir daha ayağa kalkamayacaksa eğer bu sürüngenlik bana göre değil... bitmedimi söyleyeceklerim? kimlerin sofrasına meze oluyorum okundukça kimlerin hislerini anlatıyorum kaç insan tatmin ediyor kendini paylaştıkça sözlerimi katlanılır görüyor bu hayatı sığınacak bir yer yok kaybolmuş ruhların tesellisi bunlar mutlu insanların aramızda yeri yok sevda ucuz amerikan filmlerinde kaldı artık türkçe dublajlı yalanlara karnımız tok en sakinimiz umudunu hala koruyabilen umutsuzlarımızın dilinde küfürler inkar kime, inkar neyi? en sorumsuzu dağ başında çoban, biz çoktan geçtik bile bile üstelik geri dönüşü olmayan çizgileri... sığınacak bir yer yok bağımlılıklar uyduruyoruz kendimize hayatta kalabilmek için yaşamak diyoruz adına bunun yaşamak her sabah uyandığımızda biraz daha çirkin... çok güveniyor kendimize büyük oynuyoruz oynamak elde avuçta ne varsa inanmadan kazanacağımza umutsuzluk bulaştırıyoruz en yakınımıza sokulana karanlık büyüyor farkı kalmıyor gözlerini yummakla acıtırcasına gözbebeklerini açmak arasında çok üzgünüz belkide anlamasın diye başka hiçkimse gülümserken tanıdık yüzlere iyi oyuncular olup çıkıyoruz işin içinden bu sahne bu dekor bu figüranlar arasında gerektiği kadarını yaşayıp çekildiğimizde kendi içimize kendimize ağlıyoruz imlası bozuk bir türkçeyle itirafa soyunurken çılgınca bir suskunluğu soğuk bir yatakta uyumaya çalışmak gibi ağustos sıcağında bir yanım alev alev diğer yanım buz tutmuş dudaklarım titrerken öpmeye çalışmak alışmak çok mutluymuş gibi oturup bir nikah masasına hayatını takas etmeye çalışmak bir yabancıyla çok mutluymuş gibi fotoğraflarda yer tutmak |