iki yabancı
birbirine sevgiliymiş gibi sarılan iki yabancıydık biz...
öpüşürken gözlerini kapayan açtığı zaman görecegine hazırlıksız yakalanacağı için... belki de uzun uzun iç çekişlerimizin geldiği yer, durup durup söyleyemediklerimiz... beklentilerimizi en aza indirip elimize geçenle yetinmeyi bildiğimiz için sevgiliymiş gibi sımsıkı sarılan birbirine ve parmakları parmaklarının arasında sevgili gibi yanyana yürüyen iki yabancıydık biz bir türlü cesaretimizi toplayıp tanışamadığımız ve hep belirli şartların bir araya gelmesine ertelediğimiz bir yabancılık ne senin bakışların yetiyordu gelip konuşabilmeme nede benim patavatsızlığım ansızın kırdığım potları biriktirip espri yapma beceriksizliğim çok gülüp çok eğlenen aynı masanın arkasında aynı insanlara bakıp gülümseyen masanın altında avucumun içindeki küçük eli terleyen ve gözlerinin içine bakarken sevgiliymiş gibi bir türlü tanışamayan iki yabancı hayatımıza sığdırabileceğimiz yabancı sayısının bir kontenjanı varmıydı bilmiyorum ne kadar uzun süre sevgili gibi sarılabilirdim bir yabancıya? ne kadarını koyabilrdim senin tenini satırlarıma ne kadarını aklıma alıp uyuyabilrdim beklentilerimi en aza indirip ve hangi sigorta şirketi güvence altına alabilrdi bir aklı, bir yabancı tarafından ansızın terkedilip yalnız bırakılmaya karşı... |