al dilimi sen söyle
fırtınadan yılmış
mezarına sığınmış yaralı martı, utanırım diyemem ben al dilimi sen söyle… de ki! böyle kanatlarımı kapatarak kuytuya kapandığıma bakmayın siz, bir zamanlar şafaktan şafağa uçup her yağmur sonrası gök kuşağına konarak oynaşarak renklerle şarkılar söylediğimi bilmezsiniz! gönül geminizle kalpten kalbe geçerken sevda denizinde mehtaplı güverteden aşk kırıntılarına katarak attığınız yalanlarla beslendim ben; seslenirken ardınızdan ağlayan bir çocuk gibi sanki yüreğiniz sağır ruhunuz kör oluyordu birden. ve ben aynı sularda kalıyordum siz uzak denizlere giderken. kırdınız sizin için çırptığım kanatlarımı kuş kalbimi kanattınız puştlar âleminde, sandınız ki uçanlar ölmez dokuz kanatlıdır dokuz aşklıdır martılar da sandınız ki özlemez mezarını gömülmez kendine. al dilimi sen söyle, şöyle hafif tarafından iki cümle mırıldan bir sitemli bir de matemli iki söz olsun içinde; ama sakın incitme! de ki! yıkılmış aşka güven ölüyor sizinki, faili meçhul değil; izini bırakmış ihanet biliniyor katili! ö.n |
teşekkürü bir borç bilirim siz İnsanımıza ,
Tunçluer