korkumdan değil aslında, güçsüzlüğümden...
başka bir şehrin karanlığında gibiyim..
ne yağmuru ne de rüzgarı bilmiyorum... söylesene saçlarını ıslatan yağmur, dudaklarımın üzerinde gezinenmidir..? söylesene teninde gezinen rüzgar benim dudaklarımın arasından çıkan nefesmidir..? uzun zamandır ağlıyordum ben tuhaf nedenlerle yanlızlıkla çaresizlikle sensizlikle.. sen nasıl birşeydin ki hayatıma girmeden önce ben yokluğunun özlemiyle yanıyordum.. sanki yıllar öncesinden hazırdım gelişine.. kutsal günlerin toplamı bir karnaval havasıyla dualar biriktiriyordum tanrıma.. bakışlarının sıcaklığıyla kendimden geçerken bana ne söylesen inanırdım.. hiçbirşey demesende hazırdım bu yıkıma.. şimdi aklını seyrimde tutabilmek için aklıma gelen herşeyi yazıyorum.. hala korkuyorum kelimelerim yetmiyor hissettiklerimi taşımaya.. hangi şarkıdan yardım istesem yalan gibi duruyor.. oysa ben sadece senin yalanlarına hazırdım hiçbirşey söylemesen bile.. resmi tatillerden biri gibiydi gelişinin rastladığı 5 mart gecesi sonraki yıllarda kanunlara gore umursanmayabilir ama sonraki hayatımda solgun renkleriyle duvar takvimimde kırmızı kalemle altını karaladığım günlerden olacak.. sonra.. ’’nasıl birşeydin ki sen simdi’’ dediğim gibi umut dediğimiz bizi uyutan saçmalık.. elimde değil ki sen diye başlayınca düşünmeye umut etmeden durabilmek.. bugün bütün gün vapurları izledim... en çokta gecikenleri bekliyorum..aklımda kelimelerin bakışların üzerimde ellerini göremiyorum ama çok güzel olduklarını biliyorum yokluğum canını yakmış.. yaralarına dokunabilmek isterdim.. varlığına yetişememek içimi kanatıyor.. lütfen sus.. ağlama.. beni bekle.. akan yaşları saklamanı istiyorum.. yüzümde hissedemeyeceksem bu kelimeleri neden yazıyorum? öyle yorgundum ki bir ömrü dizlerimin üzerinde yaşamaktan kış güneşlerinden yamalı sevdaların karın ağrılarından.. bir türlü tamamlanamayan devrik cümlelerden.. kapımın önunde gezinip duran bir türlu kapıma dokunamayan senmiydin? aklımın ucundan geçip duran, bir türlü inanamadığım günlerdir yokluğun için ispatlar aradığım aleyhindeki tüm iddiaları asılsız çıkarıp bir kez daha tutulduğum senmiydin? ayak seslerin icimden geliyor.. ne zaman bu kadar benim oldun? uzun saçların, beyaz ellerin, yakılacak hayallerin.. benim harabelerim ahşap bir binanın çürümüs duvarları gibiyim.. sen merdivenlerimden yukarı çıkarken simdi seni kollarımın arasına alıp sarılsam diyorum korkuyorum kendi enkazımda yeni bir kayba tahammülüm yok.. ya tamamen yak yada unut gitsin beni hani küçük bir kız çocuğuyken sana anlatılan ama büyüğünce unutulan masallar gibi... |