Sevda 2) Asker Mektubu
Mücüde
kızlar yola bakan pencere duvarına çakılı tezgahlarda halı dokurlardı gözleri yoldan geçenlerde kulakları kapıyı çalacak kısmetinde hasretle beklerlerdi hasretle asker yolu gözlerlerdi bir selam olmasa da, kendilerine “mücüde”yi karşılıksız koymazdı hiç birisi gelen her mektubu ezberden okuyabilirlerdi okumayı-yazmayı bilmeseler de asker yolu gözlenen koca evlerinde “yarim senden ayrılalı hayli zaman oldu gel gel, bak gözümden akan yaşlar ab-u revan oldu gel” “burada mektubuma burada son verirken hepiciğinize ayrı-ayrı selam eder böyüklerin ellerinden güçcüklerin gözlerinden tekral tekral öperin ......................................” “şu yüce dağları duman kaplamış gene mi gurbetten kara haber var seher vakti bu yerlerde kimler ağlamış çimenler üstünde gözyaşları var” okumayı yeni sökmüş çocuklar bir dizili şekere kanar bazende muşmula turşusu yenir “-kimseye deyvime imi gadınım” diye sıkı sıkı tembihlenir ve koynundan çıkarır katlanabilceği kadar katlanmış asker mektubunu kimbilir kaçıncı kez, her fırsatını bulduğunda okutur, okuturdu üstelik de; yardımcı olunur yeni talebeye, takılınılan her kelimede okumayı sökemediğinde belki başka bir ağızdan daha duymak, yeni gelmiş mektup yerine geçer her saklı mektup ezbere okunur kimbilir ne hazlar verir, hasret çekenlere hasretler doldurur özleyen gönüllere gözleri dolu yavuklular, nişanlılar, asker yolu gözleyen taze gelinler “asker yolu beklerim, günü güne eklerim sen git yarim askere de ben sılayı beklrim mendilimde gül oya gülmedim doya doya asker yolu beklerim de gününü saya saya pilav pişirdim yavan üstüne kıydım soğan yatağına uzandım da uyan askerim uyan mendilimde gül oya gülmedim doya doya asker yolu beklerim de gününü saya saya” |
gurbetel sancılarıla yanıp yakıldıkları hasretlerle türküleştitmişlerdir. Asker mektuplarıyla umuda yürümüşlerdir. Çok güzel haytın içinden dizeler.
Yürekten tebrik eder, sevgiler, saygılar sunarım.