YOL YÜRÜYENİNDİR
Yollar, gidilirse tükenir,
Tükenirse arkada bırakır, Bırakırsa enine boyuna genişler. Beynin ruhundaki aklın zekâsı, Sıcak bir duygu hissedene kadar Kulak ve gözlere uzanır hizası. Sıcak duygu ve düşünceler, Her zaman iyi sonuçlar vermez, Karşısındakini bazen fena çarpar, Kulakla göze takılanları yakar… Yaş dolu gözler, ağlar ve sel olur, Kalplerin derinden üzüntüsü, Şimşekleri çaktırır, gökleri gürletir, Yağmur yüklü bulutlar, Vadilere bereketini fırlatır… Ağlamak mı? Düşünmek mi? Bil ki ağlayan düşünür, Düşünen kalp yazar, Yazansa yaşadıklarını çizer, Yazısının her köşesine, Dünyayı katar da gezer… Arkadaş yol yürüyenindir! Arkasına bakmadan gidenindir. Hangi derenin suyu susuzluğunu giderir? Hangi çamlı tepenin nefesi tütser? Boş vadileri, hangi çığlıklar rahatsız eder? Hangi hümanist yardımına koşar? Alkolden dermanı kalmayanlar mı? Hayatını çalan düzenbaz hırsızlar mı? Senin dinine ve mukaddesatına, Söven, aşağılık yobazlar mı? Yalan söyleyip seni dolandıranlar mı? Zina eden zâniler mi? Yarı yol da sana tekme vuranlar mı? Haksızlığa ve zulme razı olanlar mı? Arkadaş yol yürüyenindir! Arkasına bakmadan gidenindir. Hangi sokak çıkar, hangi sokak çıkmaz? Bana hangi düşünce yüklü bulutlar, Su verir, hangisi vermez? Bütün yollar, menfaate çıkar dediler, Boş vaatli emperyalizmi kucağıma verdiler. Sokaklar hep başıboş insan yığını, Bu yükü çekemez çile yüklü kağını, Aç, susuz gezer, günlerce, Kavga, dövüş eksik olmaz düşünce. Susamak kolay değil kan olsa içersin, Açlık kolay değil mundarı eti bile yersin. Arkadaş yol yürüyenindir! Arkasına bakmadan gidenindir. Toplumda bu yolun çakıl taşları vardır, Her köşe başında çıkmaz sokak dardır. Durmak er kişinin işi değildir köşede, Umduğunu bulamazsın zehir yüklü şişede. Gözünün birini açıp diğerini yumarsın, Ceplerinin birini kapatıp diğerini açarsın, Bir de bakmışsın ki köşe olmuşsun, Köşe taşının yanında sen de taşarsın, Arkadakiler kıvrılır yılan gibi, Canı yanınca bazen sokar yanındakileri. Zehir ulaşmaz, köşe başlarındakilere, Kanunlarsa ulaşamaz çete başındakilere, Onlar zaten birer kanundur köşe başlarında, Kaderleri yazılıdır talihsiz çakıl taşlarında, Dokunsanız yanarsınız, dokunmazsanız da, Geçenden kırk, geçmeyenden kırk üç akçe, Boğazına dizilir haksızca yediğin haram ökçe, Onların ruhları, kaşları, gözleri, nefesleri, Büyüler aşağılık duygusuna kapılanları. Aslanım yol yürüyenindir! Arkasına bakmadan gidenindir. Ağlamak ve gülmek, ikiz kardeşin ayrı cinsi, Hülyalar dünyasında yüzenlere boştur gerisi, Cinsler her zaman huylarını yansıtmazlar, Hakikatleri kitaplarına katık yapmazlar. Dalarlar denize, boğulmayı pek düşünmezler, Kötülük yolunda yüzmek için hiç üşenmezler, Azılı köpek balıklarını hiç hesaba katmazlar, Kendilerini adalet için asla riske atmazlar. Yollar; tozlu ve dumanlıdır, Anadolu’da, Çamurlar diz boyudur; yağmurda doluda, Gökten bazen sis yağar, kurak topraklarına, Baharını yaşamamış kadersiz yapraklarına. Okyanuslardan yollar açılır, batık gemilerine, Çorak dünyada insanlık yok olmuş nemilerine. Bunlar beyaz kadın mı, haraç mı, eroin mi? Köle mi taşırlar denizin dipsiz derinliklerine? Bir başkadır, ekranlarda okyanus ötesi insanları, Düvenleri yakıp muhtaç ederler harmanları, Yumuşak yaylı kuş tüyü yatağında yatanları, Tarih affetmez, insanlığını ruhundan atanları… Arkadaş! Aldırma sen yürü hak yoluna, Kardeşlik bileziği tak, çelik zırhlı koluna… Aslanım yol yürüyenindir! Arkasına bakmadan gidenindir… 26.01.1994 Konya |
SERBEST TARZDA
KALEMİNİZ DAİM OLSUN.