HADEMENİN IZDIRABI-III
Hademe derdini anlatıyor gözleri damla damla,
Kardeş artık senden ayrılıyorum diyordu selamla. Yaşlar süzülüyordu yanaklarına boncuk boncuk, Söylediği bütün sözler doğruydu yoktu yalancık. Kardeşim daha fazla yüreğim deşilmesin, Hakkı arayan gözyaşlarım hiç kesilmesin. Evet, şimdi her şey başlıyordu yeniden, Zafer güneşi gökten yükseliyordu aniden. Dinledim derdini, heyecanla sabırla, Hâlâ korkuyordu biri duyar muzırla. Sen yavaşça kapıyı aç, işim çok daha, Temizledikçe gözümde tütüyor vaha. Kim, kimi kandırıyor aldatılan kim? Şaşırmış karar veremiyor bile hâkim, Suçlu, suçsuz gösteriliyor mahkemede, Suçsuz çürüyordu ışıksız tımarhanede. Parayı ne kadar bastırırsan kazanırsın, Rüşvet alıyorsun dedi mi mahkûmsun. Doğru söyleyeni kovarlar dokuz köyden, Yalan söyledi mi yılın adamı olursun ilden. Bu devran böyle gitmez hakkı haykırmalıyız, İslam’ı dünyanın ücra köşesine anlatmalıyız, İlahi adalet varken batıl her zaman zail olur, İnsanlık tarihi işte o zaman zincirden kurtulur. Müslüman hak ve adaletten ayrılamaz, Hakkı unutup dünya putuna sarılamaz. Müslüman sarılmalı İslam’ın adaletine, Kavuşmak istemeli hakkın rahmetine. Güzel kardeşim; hadi Allah’a ısmarladık, Senin ruhunu çok mu desem çok yorduk. Allah senden razı olsun dinlediğin için beni, Adam yerine koyduğun için unutmam seni. İnsana değerini veriyor Müslümanlık, Gerisi bana kalırsa gerçekten karanlık. Biz güzelce uymalıyız emrine İslâm’ın, Hakiki kulu olmalıyız, Yüce Allah’ın. Benim görevim, dinlemek ve anlamak, Hatamız nedir, ne değildir onu anlamak? Sonunda da doğru ve hak olanı bulmak, Bulduğumuz doğrular üzerinde kalmak… Kasım/1989 Konya |