saltnisan yağmurları gibidir aşkın ilk hali sağanağına tutuldun mu ahmak ıslatanlar geçer üstünden bastığın her kaldırım kadar ıslaktır yüreğin ve yüzüne düşen her damla kadardır esaretin birikirsin gözlerin tuz göleti boğulur melek balıkları günahsızlıklarında kutsal sayılan herşey anlam yitirir yerine koyduğun varlığın anlamlılığında feyz alınan şarkıların melodisinde çağlar çağıl çağıl ırmak misali duygular ne varsa katar götürür önüne kadeh kadeh ala çalan okyanuslar zifir gecelere düşer ay dolmuşluğuyla baktığın yüzü kıskanır bulutlara saklanır kıvılcımlardan taşan ateşin çığlıklarında alev alevken dudakların tek bir cümle bile düşmez artık göz temasında ve susar tüm duydukların teninin dilbazlığında ayıplar unutulur günahsa bir tas suda arınır ki ısırılmış elma aşkınadır yaşanan diş iziyse hâlâ üstünde sonra... sert rüzgarla çarpan kapı misali bir ses patlar sessizliğinde perde perde sahnelenen bir ön sevişme tüm roller bittince kısa metrajlı filmler gibi son bulur... ve sen yine şehrin ıslak sokaklarında bastığın her kaldırım kadar ıslak yüreğinle feryatsız bir çığlık kadar kalırsın yalancı bahar kandırılmışlığında açtığın her elde solar yüzün hüzün istilasındayken gözlerin tövbelerin biri bin para canının yanmışlığıyla bir yemin daha eder dilin ya yüreğin ! ne zaman büyür ya da acı ne zaman alışılagelir ? Gülay Bulut |
tüm roller bittince
kısa metrajlı filmler gibi son bulur...
İnanın şiirin devamını okumadım...Kesti.. Yani kısaca yetti...Tebrik ederim.