MEMLEKETİNDEN HASRET MANZARALARI
bilmiyorum dünya kaç kere döndü güneşin etrafında
sen içeri düştükten sonra hapishane duvarına içini dökerken nazım gurbete boyanmış memleket senden gelecek iki satırı özgürlüğü yanına alıp dönmeni bekledi hasret kokan memleket bu küçük dünyamızın güneşi batıya devrildikten sonra gölgeler esir aldı yolları o yollardan sana ulaşmak istedi yolcu abbas hüzünlü bir izmir akşamından kadıköy iskelesine kendi gölgesini çiğneyerek yürüdü yürüdü şimdi onunda üzerinde otlar bitti sen gibi ama ellerini bırakmadık pia nın gözlerimin dalıp gittiği her yerde yalnızlığın kaleme yaslanmış gölgesi altında içimdeki ben savuruyor özlemini herkese herşeye olan özlemini kaptan’a nazım’a hayyam’a çok uzaklara belki buğday kokan anadoluya saçlarımı aklar esir alana kadar dilim söylerse elim yazacak anadolu senin mezarın yazdıklarımda tepene çınar olacak ilk o cumartesi okudum şahit oldum davana tutuldum o günden sonra tek dalımdın tutunduğum bulutların arasından izle izindeki yoldaşları bu gördüklerin memleketinden hasret manzaraları yaşamak gerekli bir ağaç gibi tek ve hür orman gibi kardeşçesine tek ömür |
Tabiri caizse.. amniyane tabirle... Zora, dara düşenler topuklayıp koşmamalı yoldaşların kucağına... Sonrada inlememeli; -Özgürlük özgürlük diye... Ne kardeş bulabirsin.. Nede özgür olabilirsin yaban illerde..
Elle tutulur bir tek güzellik var... Oda sevdiğine... Pia 'sına...
Rahmetli olmuş, hesaba tabi olmuşlar için söylenecek söz yoktur aslında.. onun hesabı artık kendine...
Kalbimde kalbine yoktur bir kinim... Bence oda artık herkes gibidir...
Tarzınızı bir nebzede olsa değiştirmişsiniz.. Herzamanki gibi değil... Yine güzel satırlar yine akıcı bir üslup.. Teşekkürler Yüreğinize...
Selam ve Saygılar
Meryem Zemerot