Ayaz görmesin ayaklarıma dökülen kuş sesleri
Yokuşlar bitmedi,
Saldım gitti çocukluğumu deli ırmaklara, Ağlamak tufandır nergislere her kıyamet sonrası, Cennete kurban olurum Karartma gözlerimi güneşe Kâbusun adı yaşamak, Ayaz görmesin ayaklarıma dökülen kuş sesleri Kar suyunda yıka düşlerimi, İsyanım boğularak sahile ulaşan ceset olmasın Şifa diye sürülmesin yangınlar bedenime, Beni parmak uçlarımdan tanır sefiller Yürüyüp gitsem totemlerin üstüne Aldatılmış bir sevinç konaklar kabilin suratında Ağırdan ürker musalla taşı etrafında bekleyen soğuk Çaresizlik ekmeğe pusu kurdurur kış sürgünlerinde Yabancı bir geceyi fark eden ilk yürek atışında, Gök boğulur bir işçinin şimşek çakan gözlerinde Bir vapur sireni ulaşır hücrenin pis duvarlarıyla flörte Ve artık topuklarımı sökerim caddelerden Gül dalına asılı kalır ceketim, yüreğim yağmurlara A dan Z ye başlar faslı işkence martılar çığlık atar Sirkeci’de Yan hücreden bir yanık ses ‘odam kireç tutmuyor’ Ayaklarımın altında çıngar çarşısı Truva atımı desem şimdi o gördüğüm musibete Ve hala farklı denizlerden gelen gemiciler hüsrana uğrar bu limanda, Bileklerime tüneyen yarasada mı, aradığım dünya. Git gide çoğalıyor vebali omzumda kurbanların, Duvar kovuklarından toplamıyor elbet analar genç fidanları, Ateşi nemruttan düşüyor soframıza kan, Yırtın kefenleri yasaklanmış aşklar dökülsün yüreklere, |
Etkili ve duyarli kaleminize tebriklerim cok.
Saygimla