yaz sarmaşığı
yollar uzun ve sinsi bir yılan gibi kıvrılan ıssız
sam yeline gülüşünü ısmarlayan hasret günlüğü yapraktan gelen sesleri dinleyemeyen yolculardı aşka cam kırığı kırgınlıklar bileyen bezgin canlar benim de yangına susayan kollarım oldu arsız yükü sırtımda gecenin yıldızlı ceviz kaplama sandığı kilidini yutmuş gibiydi bütün kadınları sokağımın ben kendime bile yetemezken geceyi dolaştım aklımda cebir hesabı ayrılmaların alanı geçen günlerden geçmeyen aşk tellalı kadınım nerdesin diye bağıran seslerimi elesen bir ana gibi şalvarında un gibi, pirinç gibi, ışık gibi, düşünce gibi beklenmedik bir zamanın parmak ucunda elesen iki elinde kollarıma ruh süren eşsizliğinin aynasına bakıp da sessiz konuştum hangi zamandır sevgiliye azat verecek diye umutsuzluğumun dev aynasına öksüz ben kendime misafir kendime düşman zırhında sulanmış ordular biçtim yalnızlığın şablonundan üstüme gelen sesti her gidişin arifesinde suspus ayrılık oturmalarıydı bendeki dağınık biliyorum sevmez insan bir kimseyi ayrılığa küfür türetmek için yılların geçtiği tarihin takvimi gelecek mi yüz sürmeyi hayallediğim aşk dedim ve sustum göğe doğru kaldırıp başımı ah yüce kudretine inandığım düzen toplama acıları alıverdin elimden birikmiş hayallerimi saflayacak elleri öptüm de gözleri gözlerimi ezberliyordu işte sevmenin aynada çoğalan yankısı benim de gamzelerimi öptün sıkıca içimde şükürsel tümceler patlıyor hazinemin zekatını veriyorum ve akıp giden zamanda yitse de umut bir yaz sarmaşığında büyüyor aşk… Nevzat KONŞER Şubat 09 |
ama ben buraya bayıldım
içimde şükürsel tümceler patlıyor
hazinemin zekatını veriyorum
tebrik ediyorum