serseri
senin şehrinde sessiz ırmağın var
istediğin zaman yürürsün kıyısında açarsın gecenin kelepçesini atarsın suya; benimse koca bir dağ var karşımda ırmak da içimde akar açmaya kalksam bu gecenin yüzünü çıkar yatağından gözlerimden taşar… senin eski iskelen var, gidenleri beklersin gecelerinde mendil salladığın biri elbet gelir sen isteyince sevinir yarım kalmış ne varsa tutuşur eller; bense kendimi deniz feneri yaptım kırılırsa kristalin küsersen benden uzağımdan geçsin diye gemiler… bırak oğlum bunları sevda senin neyine! yine giyin serseri kılığını silinsin bileğinin pası; parmağında muştalı yüzük ağzında argo sözlük, vur kendini gece sokağına yağmur dursun rüzgâr çekilsin önünden yol versin gelen fırtına. tekmelediğin yerde parlat pabuçlarını, bir elin cebinde diğerinde otuz üçlük kara kız çektikçe tek tek kehribarı şakırdasın fıstık. artık unut aşkı oğlum! gayrı gölgendir sana yâr onunla söyleş onunla gez yan yana; utansın yarasından yıksın kendini kalbindeki façayı gördükçe yüzünde çatlak olan duvar. ö.n |
bir elin cebinde
diğerinde otuz üçlük kara kız
çektikçe tek tek kehribarı
şakırdasın fıstık.
artık unut aşkı oğlum!
gayrı gölgendir sana yâr
onunla söyleş
onunla gez yan yana;
utansın yarasından
yıksın kendini
kalbindeki façayı gördükçe
yüzünde çatlak olan duvar.
ö.n
kutladım işte işte içten anlatım işte berdoş berdoş anlatılan sevgi dolu ..
işte şiir bu diyorum ve kutluyorum o sarhoş yüreği..
sevgimle ve şiirle kalın