ay altındageceye giden yol var ya! hani kuşlukta konarak sabahın kıyısında uyanarak yürüdüğünüz güneşli sokak; işte o gündüz yolunu izleyerek ve düşleyerek sevdiğinizi, yüreğinizle yani göğsünüzdeki meleğinizle söyleşerek adımlayın saniyelerle döşeli kaldırımları, akşam sapağına geldiğinizde hiç düşünmeden sapın o loş patikaya ve gönderin yüzünüzde gezdirdiğiniz ikizleri, eğer bulutlarla örtmemişse tenini gök sisten gizini giyinmemişse gece hanım bulacaksınız aşk mührünü göğsünde… sakın gönül gözünüzü kırpmayın iyi bakın, iki sevdalı görecekseniz ay altında sarp zamanın kıyısından geçerek kendilerini bulmuş buluşmuş iki kalp; biri ki aşk müjdesini umut rıhtımında alan nedime diğeri özü menekşe ekili ruhu nedim; kenetlenmiş elleri parmakları çelikten kilit, ağlayarak sevişiyor iki dil iki beden, şahit olun siz de yüzlerinde bahar akşamları akarken fırtınalar kopuyor yüreklerinde. inkârcılardan olmayın artık bize de aşk indi! şayet hiçbir kitapta yoksa sevgiliye dair bir ayet üzülmeyin onu da sevdalı kullar yazar. duvara karşı okunurken ilahi ben de çağlayan aşkın huzurunda ağlar sevdiğimin adını mırıldanırım, canım yansa da her hecede tazelenir imanım. çarmıha çakılırken peygamber dilinden düşürmediği isimle kanlı bir cisimle sevmişti çivilerini; ben de mıhlandım hasret çarmıhına bedenim karlı dağda üşürken yollara gülümseyerek ve severek acılarımı ruhumla ulaşırım yâr yanına. işte orada mehtapta buluşuruz biz de; ikimiz de biliriz ki güneş varsa umut da var, yoksa ay yanar mıydı böyle! ö.n |
mehtapta buluşuruz biz de;
ikimiz de biliriz ki
güneş varsa
umut da var,
yoksa
ay yanar mıydı böyle!
vuran son...güzel bir şiir okudum
saygılar