Gümüş İşlemeli YakamozAy kapatmış hisli yüzünü düşmüyor yakamoz düşmüyor ışık gecenin sarnıcında vapurlar geçiyor ufuktan tekneler kırıntılarını taşıyor aşkın sokak lambalarında gemilerin ıslığı gemilerde bir bebek inleyişi sessiz gecenin en bakir anında deniz yürüyor ellerimin üstüne rüzgar tünüyor uzunca tünellerden kendimi temize çekmeme izin vermiyor hiçbir kalem yaprağın titremediği güz kasımın çıkarıldığı takvimler hüzünler çileler ve direniş kaynayan hazan kazanları kime gitsem herkes sağır ben herkesten dilsiz anlatamıyorum acımı akın akın insan kalabalığı esir alıyor bu koca metropolü iğne atsam düşer mi yere bir boşluğa isabet eder mi hüznün mermisi ve aşkı da esir alabilir mi insanlar tutuklayabilir mi sürgün tadında rüyalara ve hayallere umutsuzluğu borç bilerek ay kapatmış eski yüzünü ruhunda eskimeyen bir gülümseme geceye ortak olan bir aşk kandili yıldızı solmaz çiçeklerden olma mutluluğumun eşsiz göğü yüzünde nakış nakış gül resimleri dudağında gümüş işlemeli yakamoz şiirime kazındın ey ilhamımın kadını yaprağın titremediği güzler öldü yüreğimin titrediği mevsim şimdi sıradan insanlar gibi sevdim seni / senin sıradan bir insan olmadığını bilerek… Nevzat KONŞER Ocak 09 |