Yağmuru VurmalıHangi su yıkar avuçlarımızdan kederlerin izini sabahın gözlerine çöreklenmiş bu kara hüznü hangi devrim bu kekeme kasımlardan önce çiçek sağnağı yağardı mevsim gamzelerinin korusunda güneş seli gül kokardı yiğitlerin elleri gevşek bağcıklı potinlerle gittiler de ipin ucunda boğazlanmış mayısdan daha çok ben öldüm... kehanet kapısında çok gürültülü açlıklar kaldı savaş/ güç/ hengâme berisinde susuşlarla büyüyen insanlık ayıbı süt tozu amerikan bisküvisi saçına yavrum saçına joop rüzgârları olmazsa olmaz çantan prada’dan kıçındaki kot da benden ah! size sağır duvarlar ah! gözüne spray kaçmış dünya ah! size ne demeli aklımın çuhasında yırtık çokça çocuk mezarlarından kulağımdan dedim kulağımdan damlıyor kan ah! size daha ne demeli... her sabah ekmek uyandırıyor dürtükleyip gözümü her sabah sağanak yağmurlara delik deşik galoşlarla çıkıyorum gün boyu aklımda ekmek gün boyu filistin ırak acılandı güneşi düşünüyorum ve durmadan vurma planı yapıyorum buluta yaltaklık ediyor diye ayaklarımı her akşam çıkınıma bir ekmek kurşuna yetmemiş para ile dönüyorum yok yok yağmurları vurmalı diyorum...bir gece ah! size sağır duvarlar ah! gözüne spray kaçmış dünya ah! size ne demeli aklımın çuhasında yırtık çokça çocuk mezarlarından kulağımdan dedim kulağımdan damlıyor kan ah! size daha ne demeli... hangi söz sevgilim yıkar omuzları yeni direnişlere sabahın gözlerine çöreklenmiş bu kara hüznü hangi şiir güneşe... Berlin şubat -kasım 2008 Deniz Ercivan |