Sen yine de seviyorum de gülüm!
hicaz bir şarkının dudaklarımdaki nakaratı ol bu gece
ve kemanın feryat figan sesinden kop gel kulaklarıma yalnızlığımın dar odalarında Eylül bağırtıları / solgun rakı kadehimde kalan dudak izinle öp beni / sevgili hüzün! mağlup yanıma diklenen kirpiklerinde kanamasın düşlerin en onulmaz çıplaklıklara alışsın / karışsın, melek yüzün yamacına acı ektiğim dağların dumanlı başıdır şecerem hıncım, sırtıma saplanmış paslı bir hançerde ışıldar sen beni ilkyaz çiçeklerinin bahara gülüşü gibi düşün memleketim gibi kararmasın, acımasın, ağlamasın gökyüzün çocukların ellerine bırakılmış basiretsiz geleceğin namlusuyum yağlı, karıncalanmış gözlerimle sevdana kör ve tetiksizim boş kovanlarla dolu bir şarjör kadar yalan, o kadar da sebepsizim sen yine de seviyorum de gülüm / yerde kalmasın sözün taraçasını ellerimle yıktığım gelecekledir kavgam yenilmişliği madalyon diye asmışsam boynuma / bir düşün! idama gülerek gidenlerin gözlerindeki onuru / yanağındaki gül’ü bilmesen de biliyorum de gülüm / arkada kalmasın gözlerin bilmem onca yürek sevdayı taştan mı yontar her dilde, her gözde, her saç telinde ak- mıdır hasret kullanılıp atılmış bir peçete ne kadar beyazsa / işte düşün! sen yinede seviyorum de gülüm / solmasın gamzendeki gülüşün karmaşık yaşamların damarlarında dolaşırken ihanet ve riyaya nabız tutuyorsa irin toplamış yürekler ! korkunun ceninleri damlalara dönüşmeden alnında vur kendini yollara gülüm / geride kalmasın izlerin büyük bir infialin ortasından geliyorum / şimdi yangın zamanı külde yeniden hayat bulacak umut tarlalarına güneş ekerek ay ışığının aynadaki yüzüne tükürüyorum / buda gerçek! sen yinede seviyorum de gülüm / korkansan içim göçecek düşlerimle çizdiğim kara kalem bir portre gibidir yüzün tırnak izlerimle duvarlarda şekillenen acının çocuğusun sen görmek isteyip de, istememem arasında dik açılarda saklı bakışların uzaklarda yanlış saksılara dikilmiş çiçekler kadar büyüme isteği sevginle! kardelen mevsimi ayaza vurulmuşsun ! hesabın kendinle zıvanadan çıkmış bakışlara aldanmışlığımla ben kirli parmak izlerini kazıyorum tenimden ! dudaklarım mor geride kalmış baharları kollarında taşıyan bedenim / titrek kan ter içinde beyaz bir mevsime sırnaşırken düşlerim sen yinede seviyorum de gülüm / sende anlam bulsun öpüşmelerim gel deyişlerin vuslatına çıktığım yolculuklarla uykusuz cam önü manzaralarda unutulmuş yüzüm boş koltuklarda tutmak istediğim ellerin izlerini okşuyorum saç tellerinde yarım asırlık ayrılığın gülüşleri şımarık / kaçak sen yinede geliyorum de gülüm / yoksa için içimden kopacak sahile kavuşmadan kaybolan dalgalar gördüm nazlı salınışlarında şakıyan kelimeler ! serap sevişler bir yerlerde bekleyen gemilerin bozuk pusalı gibi yönsüzüm kaçıp kurtulmak istesem de bu okyanus mahkumluğundan yürek yelkenlerimde fırtınan / dibe vuracağım, çaresizim sen beni kara yazgıma asileşen çığlıklarıma sor gecenin ihtiyar yüzüne aksetmiş geçmiş bir zaman çocukların ellerinde gelecek dilenen ruhumla çamurların şekilsiz bedenlerine sarılmışım / akışım travma! sen yinede süz beni gülüm / sevginle sefaletim olma kusursuz bir gerdektir ay ile güneşin sarılması üvey evlat yalnızlığında tek yıldız saçlarımda gezerken günün sancılı doğumuna şahittir buğulu camlar nefesini serin rüzgarların perçeminde solumaya eş varlığınla! sen yine de seviyorum de gülüm / ağlamasın yağmurlar! çığlığın tılsımında notalaşan bir türkü olsun adın ve sazının en can alıcı teline değsin parmakların / sevgili hüzün! saçların, gözlerin ve kaşların ne renk olursa olsun ellerin toprak, yüreğin şefkat, bedenin ana koksun! meme ucunda birikmiş iksir sütünle yıka beni / sevdiğim! sen yinede seviyorum de / seviyorum ! diyemediğim |