0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
13
Okunma
Sevdiğim,
gözlerin yokluğumun içinde yankılanıyor.
Her nefesimde sen,
her sessizlikte adın düşüyor dudaklarıma.
Ben seni ararken,
zaman bile ağırlaşıyor,
ve günler, gecelerden daha sessiz.
Kendimi sana doğru savuruyorum,
ama parçam parçam eksiliyor.
Her gülüşün,
her bakışın bir parçayı bana geri veriyor.
Kalbim, seninle tamamlanıyor,
ama hâlâ kırık, hâlâ ateşli.
Düşlerimden düşen bir şehir var,
ama adı hep sen.
Yokluğun içimde bir fırtına,
ama sen dokunduğunda duruyor her şey.
Gözlerim seni arıyor gecenin koynunda,
ellerim seni tutmak için titriyor.
Her bakışın bir şiir,
her nefesin bir şarkı,
ve ben o şarkıya kayboluyorum.
Bazen kendimden eksiliyorum,
sana ulaşmak için parçalanıyorum.
Ama senin yanında,
tüm kırıklıklar bir araya geliyor;
ve bir ateş yanıyor,
mezopotamya kadar eski,
ama sadece bize ait.
Sevdiğim,
ben sana bakarken,
dünyanın tüm sessizlikleri seninle doluyor.
Sana dokunmak,
bir çocuğun düşüne dokunuşu kadar saf,
bir yıldız kadar uzak,
ama bir o kadar yakın.
Ben seni sevmek için varım;
tüm zamanlar, tüm yollar,
senin adınla anlam kazanıyor.
Ve her gece,
rüyalarımda senin adını fısıldıyorum rüzgâra.
Karanlık odalarda yankılanan nefesin,
bütün korkularımı eritirken,
ben sana doğru yürümeye devam ediyorum.
Kalbimin en sessiz köşesinde,
bir sen var,
bir de sana dair umut.
Sevdiğim,
ellerimiz ayrıldığında bile,
tenimizin hatırası,
düşlerimizin sıcaklığıyla yaşayacak.
Bir fırtına gibi geçti dünya,
ama seninle her şey yeniden yeşeriyor.
Ben seni beklerken,
gökler bile bana seninle konuşuyor.
Ve bil ki,
bu ömrün her anı seninle dolu.
Kırık şehirlerde, eksik zamanlarda,
seninle tamamlanıyorum.
Gözlerin, ellerin, gülüşün,
her bir zerresiyle,
beni ben yapıyor.
Kadir TURGUT