(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bir asırdan fazladır bunca hain ve düşmana rağmen hâlâ varlığımızı koruyabiliyorsak neden, niçin diye düşünmemiz gerek. Emir tebligatı yapılmış ama henüz karargaha ulaşmamış sanki. Ve biz farkındalığımızı unutmuş, uyuşmuş hâlde kendimizin de bilmediği gizli bir görevdeymişiz sanki. Buyruk öpülüp baş üstüne konduğu anda silkinecek, yaradılış gayemizin ve üzerimizdeki sorumluluğun hakkını yirmi dört saat içinde verecekmişiz sanki. Sanırım böyle olacak. İnşallah.
Şiire ne diyebilirim? 100 puan, beş yıldız. Gönlüne sağlık Mecit kardeşim.
"Taş yerinde ağırdır" misali yerinde ve oldukça ağırlıklı bir şiir okudum Mecit Bey. Hele hele 2. dörtlük ve son dörtlük kıtaların şahı gibi okkalıca oturmuş, şiirin baş köşesine. Ne muhteşem dörtlükler. Adeta dünden bugüne neden ve nasıl geldiğimizin özeti ve ikazı. Üç Kıta'dan, Anadolu'ya ve ufacık Avrupa bağlantısına... Hep birlikte aynı rüya ile uyanırsak, sabahın ilk ışıklarının gölgesi yeniden Avrupa'nın ve Afrika'nın üzerine düşecektir inşallah. Güzel şiiriniz için zatınızı kutluyorum. Saygı ve selamlarımla.
Değerli Mecit bey Üstadım, 33 günlük bir aradan sonra Girdap ile muhteşem anlamlı ve yerinde sistemlerle bezenmiş nefis bir eserle sayfaya dönmek ve güne gelmek ne güzel.. Tebrik ediyorum. Kaleminiz yüreğiniz var olsun👋👋👋 Maalesef, bencillik, O'ndan habersizlik, sekülerleşme ve ün peşinde koşmaların getirdiği nokta bu, maalesef. Rabbim âkıbetimizi hayr eyleye. Saygılarımla.
Bu nadide kalem asla pas tutmaz.Bir okuyan muhteşem şiirlerini bir daha unutmaz.Hayatı yazıyorsunuz zira, hayatî yazıyorsunuz.Daim yazsın kaleminiz.Kutluyor ve Üstadı selamlıyorum.Sağlıcakla.Saygıyla.
İşte bu girdaba düşüş, bizi bu sonlara itti. Batı dedik; batılı olamadık, İslam dedik; müslüman olamadık. Ancak hataya düşmeyelim; ne kadar batılı olabildiysek, ancak o kadar da müslüman olduk. Şayet batılının teknikte neden bu kadar ileri gittiğini düşünüyorsak; boşuna aramayalım, o olamadığımız, bize okutulmayan, ilgisinden, aslından hep uzak tutulan Kur'an allâmelerinin yüzündendir. Kur'an'ı ne kendileri doğru dürüst öğrendiler, ne de halka öğrettiler. Batının tekniğini onlardan hep yüzlerce sene sonra almamıza sebep oldular. Tüfekten, matbaaya ikiyüz yıl sonra ulaşabilmemiz de aynen bu ulemaların yüzündendir. Son olarak uçak yapmak isteyen ne kadar arzulu gençler ve iş adamları çıktıysa onları dahi engellediler. Ne gereği varsa; fütuhat üstüne fütuhat. Milyonlarca genç insanımızın canına, akıl almaz masraflara mal oldu. Birkaç üstün vasıflı padişahı saysak da, onlar dahi müslüman dışı ırkları elde tutabilmekte hep güçlük çektiler ve sonunda yine bu ırkların baş kaldırıları sonucu milyonlarca cana mal olan yerler elimizden alındı ve sonunda "Sevr Muahedesine" mecbur tutulduk. Bunların tümü büyük bir girdaptı; hem de ağzı hiç kapanmayan bir girdap. Anadolu'muzu kurtarıp bize bırakanlara gani rahmet olsun. Ben güzel derlenmiş Girdap'ta tüm bunları gördüm, okudum. Candan tebriklerimle gözlerinizden öpüyor, selamlarımı iletiyorum. Allah'a emanet kalın. (Aksakal)
Ölçünün tüm inceliklerini barındıran bir hece vezni, hecenin hası...
Ahenkli, akıcı bir sesle şiire entegre edilmiş. Kelime ve hecelerin doğal bir ritimle birbirini takip ettiği dizelerinizde hiçbir suni zorlama hissedilmiyor okurken.
Bu nadide şiiri okudum ama iki satır yorum yazamadım. Şimdi gördüm ki hak ettiği yerde. Teknik açıdan mükemmel ama beni ilgilendiren içeriğiydi. Mecit hocam kizıyorsun ama, kızman beni çok ilgilendirmiyor. Avrupalarda istediğin kadar bağır cağır, bana ne. Şöyle. Ben ilk şiirinizi okuduğumda, size akifi sani diye hitap etmiştim. Bu öylesine söylediğim bir söz değildi. Şiirlerinizin toplamının genel iceriğiydi. Yazdığınız her şiirde vatan ve vatandaş vardır. Uzatmak istemiyorim Zaman beni haklı çıkardı. Selâm duam ve saygımla efendim Hay8rlı geceler
Hikayeyi biliyorum Mecit ağbey. Bir kez daha okumak bir kez daha gülümsetti çehremi.🙂
Sizi aruz şiirlerinizden ötesinin vitrine asılması şayet mutlu etmediyse buradan Edebiyat Defteri seçici kurula sesleniyorum ki görsünler ve de okusunlar;
- Bir daha ki sefere Mecit abim güzel ve nitelikli bir aruz şiiri yazarsa lütfennnnn ama lütfennnn o şiiri vitrine taşıyın!
Yoksa size küserim, selamımı keserim değerli Edebiyat Defteri seçici kurulu, demedi demeyin!!!
İlham ve de heves' in ben kulaklarını çekeceğim.
Sizde biraz çabalayin ki benim dualarım, emeklerim boşa gitmesin olur mu?
Hadi bakalım , silin şu kaleminizden de yüreğinizden de pası kiri.
Seçki Kurulu bu garip kulu "Girdap"tan çıkarmaya çalışmış muhtemelen. 😊
Şaka bir yana; seçkiyi görünce Bekri Mustafa aklıma geldi. Bilirsiniz;
" Meşhur Ayyaş Bekir Mustafa Efendi Sultanahmet camisinin önünden geçmektedir. O sırada musalla da bir tabut vardır. Fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Cemaatin beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu sırtında cübbesiyle ordan geçen Bekri Mustafa’yı Hoca sanarak namazı kıldırmasını söylerler. "Yok ben hoca değilim" dese de dinlemezler ve zorla öne geçirirler. Bekri Mustafa tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat aralarında konuşmaya başlar: "Ne derin hoca! Ölüyle bile konuşuyor.."
Namazdan sonra bazı adamlar Bekri Mustafa’yı sıkıştırırlar: - Hoca çabuk söyle ölüye ne dedin? - Olmaz, söylenmez, bu bir sırdır, dese de ısrar ederler. Bekri Mustafa başlar konuşmaya. Dedim ki: - Ey falan oğlu falan! Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa Sultanahmet’e imam olmuş dersin. Onlar gerisini anlarlar..."
İzaha gerek yok sanırım. 😄
Aruzdan aşağısı kesmiyor beni. Bu şiirin yerinde bu kalemden nitelikli bir aruz olmalıydı.
İlham ve heves olmayınca durum bu.😒
Paylaşım vesilesiyle siz değerli kalem dostlarımla selamlaşmak, sağlık ve afiyette olduklarını hissetmekten büyük mutluluk duydum.
Hikayeyi biliyorum Mecit ağbey. Bir kez daha okumak bir kez daha gülümsetti çehremi.🙂
Sizi aruz şiirlerinizden ötesinin vitrine asılması şayet mutlu etmediyse buradan Edebiyat Defteri seçici kurula sesleniyorum ki görsünler ve de okusunlar;
- Bir daha ki sefere Mecit abim güzel ve nitelikli bir aruz şiiri yazarsa lütfennnnn ama lütfennnn o şiiri vitrine taşıyın!
Yoksa size küserim, selamımı keserim değerli Edebiyat Defteri seçici kurulu, demedi demeyin!!!
İlham ve de heves' in ben kulaklarını çekeceğim.
Sizde biraz çabalayin ki benim dualarım, emeklerim boşa gitmesin olur mu?
Hadi bakalım , silin şu kaleminizden de yüreğinizden de pası kiri.
Seçki Kurulu bu garip kulu "Girdap"tan çıkarmaya çalışmış muhtemelen. 😊
Şaka bir yana; seçkiyi görünce Bekri Mustafa aklıma geldi. Bilirsiniz;
" Meşhur Ayyaş Bekir Mustafa Efendi Sultanahmet camisinin önünden geçmektedir. O sırada musalla da bir tabut vardır. Fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Cemaatin beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu sırtında cübbesiyle ordan geçen Bekri Mustafa’yı Hoca sanarak namazı kıldırmasını söylerler. "Yok ben hoca değilim" dese de dinlemezler ve zorla öne geçirirler. Bekri Mustafa tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat aralarında konuşmaya başlar: "Ne derin hoca! Ölüyle bile konuşuyor.."
Namazdan sonra bazı adamlar Bekri Mustafa’yı sıkıştırırlar: - Hoca çabuk söyle ölüye ne dedin? - Olmaz, söylenmez, bu bir sırdır, dese de ısrar ederler. Bekri Mustafa başlar konuşmaya. Dedim ki: - Ey falan oğlu falan! Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa Sultanahmet’e imam olmuş dersin. Onlar gerisini anlarlar..."
İzaha gerek yok sanırım. 😄
Aruzdan aşağısı kesmiyor beni. Bu şiirin yerinde bu kalemden nitelikli bir aruz olmalıydı.
İlham ve heves olmayınca durum bu.😒
Paylaşım vesilesiyle siz değerli kalem dostlarımla selamlaşmak, sağlık ve afiyette olduklarını hissetmekten büyük mutluluk duydum.
Sitemkâr ve hüzünlü şiirleri nedense başka seviyorum. Bu yüzden midir nedir şiirlerinizde kendimi buluyorum adeta. Ve de imreniyorum hocam. Kaleminiz gönlünüz var olsun. Selam ve hürmetlerimi gönderiyorum.
Saygıdeğer Mecit üstadım, Kalem paslanmasın demişsin paslanacağını sanmıyorum ama eskiden en azından 16 kıta yazardın 6'ya düşürsen de tefekkür etmek için fazlasıyla yetiyor, istifade edenlerden oluruz inşallah. Elif hanımın yazdıklarına ve cevabınızdaki düşüncelerinize aynen katılıyorum son derece doğru tesbitler, sağolun varolun. Her zamanki gibi muhteşem güzellikteki şiiriniz için gönülden kutluyorum tebrikler üstadım. En kalbî selam, dua, sevgi ve saygılarımla🌹💐🤗 Allah'a emanet olun 🙏
Hoş geldiniz Sitemizin en vefalı şairi, değerli dostum, Şükrü Hocam. 🤗
Hayat merdiveninin son basamaklarında sadece ayaklar değil, parmaklar da yoruluyor.
Bulduğunuz altı kıtaya şükredin yani. 😃
Mübalağa bir yana; yazdıklarımız herkesin malumu zaten. Yazmakta, okumakta değil de; yaşantımıza yazdığımız doğru ve güzel "şey"leri uyarlamakta sıkıntımız var.
Gelecek nesillerin kesesinden keyif çatıyoruz vesselam.
Güçlü kaleminizle dimdik ayakta, sıhhat ve afiyette olduğunuzu hissediyorum.
Her şey gönlünüzce ve gönlünüzden geçenler de hakkınızda en hayırlısı olsun Şükrü Hocam.
Hoş geldiniz Sitemizin en vefalı şairi, değerli dostum, Şükrü Hocam. 🤗
Hayat merdiveninin son basamaklarında sadece ayaklar değil, parmaklar da yoruluyor.
Bulduğunuz altı kıtaya şükredin yani. 😃
Mübalağa bir yana; yazdıklarımız herkesin malumu zaten. Yazmakta, okumakta değil de; yaşantımıza yazdığımız doğru ve güzel "şey"leri uyarlamakta sıkıntımız var.
Gelecek nesillerin kesesinden keyif çatıyoruz vesselam.
Güçlü kaleminizle dimdik ayakta, sıhhat ve afiyette olduğunuzu hissediyorum.
Her şey gönlünüzce ve gönlünüzden geçenler de hakkınızda en hayırlısı olsun Şükrü Hocam.
Kaleminizin kalemimi kiskanmayacagıni adım kadar bilirim.
Neticede dediğiniz gibi ben karalıyorum ve evet bu karalama olayını da üç beş saat içinde yapıyorum genelde. Burada şiirler neye göre hangi şekliyle değerlendirilerek güne taşınıyor bilmiyorum. Zira ben o şiiri dörtlükler halinde ve ara ara dörtlük ekleyerek edebiyat defteri sayfamda başlayıp bitirdim. Hatta bir dörtlük daha ekledim bitti dedikten sonra. Ki belki bir veya bir kaç dörtlük daha eklerim dediğim bir şiir oldu. Kimbilir ömrüm vefa ederse belki yazarım da eklerim de.
Siirinize yaptığım degerlendirmeye olan cevabiniza gelince, elbet haklısınız. Aymaz bir milleti aydirmak elbet duyarlılığinizdandir.Ama işte var mı anlayan yok yok yok!
İçi boş teneke misali her kafadan ayrı bir tingirti çıkıyor maalesef.
Bize de hakkimizda hayırlısı olsun demekten başka bir şey düşmüyor.
Bu kalemin dünyasına da rüyasına da bahar kokusu haram galiba.
Olan, Hece Soframıza bağdaş kurup aç kalkan sizin gibi kadim kalem dostlarıma oluyor.
Lakin suç biraz da sizde galiba; çıkmayan canda, tükenmeyen kalemde, klavyede umut vardır modundasınız. 😊
Hangi pencereden baksam gördüğüm manzara aynı maalesef; kin, öfke, nefret, kavga, küfür, münakaşa...
Tarihimize baktığımızda talihimizin hep aynı olduğu anlaşılıyor. Coğrafi konumumuz bir ve bütün olmamızı gerektirirken şu tefrika belasından kurtulamadık gitti.
Vatansızlığın ne demek olduğunu anlamak için Filistinlilerin durumuna mı düşmemiz gerek?
Etrafımız yangın yeri iken biz hâlâ sonu gelmez kavgaların içindeyiz.
Her yandığımızda küllerimizden doğmuşuz, lakin; hep küçülmüş, büyük bedeller ödemişiz.
Siyasetin ülkemizdeki pratiğini de, siyasilerin dilini de çirkin ve zararlı buluyorum.
Manzara hoş olmayınca duygular kaleme kara yansıyor tabi. Hâl böyle olunca; iğne, çuvaldız... elime ne geçerse gelen-geçen nasibini alıyor. 😀
Burada da hata sizde; lahana, biber turşunuzun namını duyduk, lakin tadını alamadık bi türlü. 😀
Yine de kızgınlığımın asıl nedeninin kaleminizden kaynaklandığını düşünüyorum; öyle üç-beş saatlik karalamalarınız güne düşecek nitelikte eserlere dönüştükçe bu öfkem biraz zor geçer. 😃
Laf aramızda; arada bir kulağını çeksem de, kalemim kaleminizi kıskanıyor.
Yaşlandı tabi ablası. Çok görmemek gerek. 😊
Sabahın ilk ışıkları Berlin'i aydınlatırken; güzel dizelerinizle bezeyip sunduğunuz yorum için teşekkür eder; sağlıklı ve huzurlu günler dilerim.
Kaleminizin kalemimi kiskanmayacagıni adım kadar bilirim.
Neticede dediğiniz gibi ben karalıyorum ve evet bu karalama olayını da üç beş saat içinde yapıyorum genelde. Burada şiirler neye göre hangi şekliyle değerlendirilerek güne taşınıyor bilmiyorum. Zira ben o şiiri dörtlükler halinde ve ara ara dörtlük ekleyerek edebiyat defteri sayfamda başlayıp bitirdim. Hatta bir dörtlük daha ekledim bitti dedikten sonra. Ki belki bir veya bir kaç dörtlük daha eklerim dediğim bir şiir oldu. Kimbilir ömrüm vefa ederse belki yazarım da eklerim de.
Siirinize yaptığım degerlendirmeye olan cevabiniza gelince, elbet haklısınız. Aymaz bir milleti aydirmak elbet duyarlılığinizdandir.Ama işte var mı anlayan yok yok yok!
İçi boş teneke misali her kafadan ayrı bir tingirti çıkıyor maalesef.
Bize de hakkimizda hayırlısı olsun demekten başka bir şey düşmüyor.
Bu kalemin dünyasına da rüyasına da bahar kokusu haram galiba.
Olan, Hece Soframıza bağdaş kurup aç kalkan sizin gibi kadim kalem dostlarıma oluyor.
Lakin suç biraz da sizde galiba; çıkmayan canda, tükenmeyen kalemde, klavyede umut vardır modundasınız. 😊
Hangi pencereden baksam gördüğüm manzara aynı maalesef; kin, öfke, nefret, kavga, küfür, münakaşa...
Tarihimize baktığımızda talihimizin hep aynı olduğu anlaşılıyor. Coğrafi konumumuz bir ve bütün olmamızı gerektirirken şu tefrika belasından kurtulamadık gitti.
Vatansızlığın ne demek olduğunu anlamak için Filistinlilerin durumuna mı düşmemiz gerek?
Etrafımız yangın yeri iken biz hâlâ sonu gelmez kavgaların içindeyiz.
Her yandığımızda küllerimizden doğmuşuz, lakin; hep küçülmüş, büyük bedeller ödemişiz.
Siyasetin ülkemizdeki pratiğini de, siyasilerin dilini de çirkin ve zararlı buluyorum.
Manzara hoş olmayınca duygular kaleme kara yansıyor tabi. Hâl böyle olunca; iğne, çuvaldız... elime ne geçerse gelen-geçen nasibini alıyor. 😀
Burada da hata sizde; lahana, biber turşunuzun namını duyduk, lakin tadını alamadık bi türlü. 😀
Yine de kızgınlığımın asıl nedeninin kaleminizden kaynaklandığını düşünüyorum; öyle üç-beş saatlik karalamalarınız güne düşecek nitelikte eserlere dönüştükçe bu öfkem biraz zor geçer. 😃
Laf aramızda; arada bir kulağını çeksem de, kalemim kaleminizi kıskanıyor.
Yaşlandı tabi ablası. Çok görmemek gerek. 😊
Sabahın ilk ışıkları Berlin'i aydınlatırken; güzel dizelerinizle bezeyip sunduğunuz yorum için teşekkür eder; sağlıklı ve huzurlu günler dilerim.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.