1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
128
Okunma
Herkes bir gün gider.
Ama kimse senin gibi gitmez.
Kimse ardında bu kadar çok ses bırakmadan susup gitmez.
Sen gittin, ben sustum.
Dilimde dönecek kelime kalmadı çünkü...
Senle konuşan her şey, senle sustu bende.
Herkes şehirleri terk ederken arkasına bakar,
Ben dönüp bakmadım bile.
Ne kalırdı ki?
Yarı yolda bırakılmış bir bakış,
Yarım kalmış bir dua,
Unutulmuş bir şiir…
Hepsi sırtımdan düştü bir bir.
Ben sadece yürüdüm.
Ama yürüdüğüm yol hiç bitmedi,
Çünkü içimde seninle aynı yere gitmeyen bir ben vardı.
Sen beni sessiz terk ettin.
Ben seni fırtınaya bağırır gibi unuttum.
Hiçbir kasırga o kadar hızlı yıkmadı beni,
Senin suskunluğun kadar.
Bir bakışta çökerttin içimi,
Bir susuşta yerle bir ettin inandıklarımı.
Ve işin en garip yanı;
Sen hiç dönüp ardına bakmadın,
Ben hâlâ oradayım sanırken.
Artık rüzgârdan korkuyorum.
Eskiden serinlikti bana,
Şimdi ne zaman esseler,
Sesini taşıyor gibi çarpıyor yüreğime.
Bir adım atamıyorum ardımdan,
Çünkü ne zaman yürüsem,
İçimden sen düşüyorsun yere.
Biri “iyi misin?” dese,
“İyiyim” diyemem,
Çünkü bu, iyilik değil.
Bu hâl; sabit kalmış bir saat,
sönmeyen bir sigara,
durmadan çalan bir zil gibi...
İçimde bir şey sürekli ötüyor ama
Ne susturabiliyorum,
Ne de duymazdan gelebiliyorum.
Gözlerim artık göz gibi değil,
Kuyu gibi.
Bakan içine düşer,
Ama tutunacak bir şey bulamaz.
Ben kendime bile tutunamazken
Kimseye "kal" diyemem.
Zor geceler yaşıyorum.
Uyandığım rüyalarım,
Uyanamadığım gecelerim var.
Gecenin üçüyle sabahın beşi arasında bir hayat yaşıyorum sanki…
Bir yere varmayan,
Ama her gün aynı yolda yürüyen bir gölge gibiyim.
Ve artık öğrendim…
Herkes şehirleri yakar.
Ben rüzgârları yaktım.
Çünkü ne zaman esseler,
Senin sesin taşınıyor içime.
Ve ben her esintide yeniden yıkılıyorum.
Şimdi biri elini omzuma koysa,
“Geçer” dese…
İnanasım gelir.
Ama geçmeyecek.
Sen gittin çünkü.
Ve ben, kendimden geriye ne kaldıysa
Onu da alıp göğsümde bir mezar gibi taşıyorum artık.