4
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
173
Okunma
Bir insanı tanımlayan ifadeleri başka başka yüzlerin…
Öfke, neşe, kıskançlık gibi
Envai çeşit izlerimiz…
Bulunduğumuz yaşı önemsiz kılacak kadar
Erken bir döneminde ömrümüzün…
Hâlâ gerçek duygular uyandırabildiğimiz;
Gölgemize dönüşmeden henüz…
Ses çıkarırken adımlarımız;
Bir yüzde gerçek bir acı olarak belirirken,
Ya da mutluluk…
Dokunabilirken gerçek anlamda her şeye…
O zaman yaşımız aynamız olmaz
“Artık sen sen değilsin!” diyen…
“Kendinin bir gölgesisin…
Albümde solup kalmış bir resim…”
Hiç sevmeyiz o soruyu bu yüzden;
Yaşımızda kaybolmaya başladığımız zaman geldiğinde…
“Sana ne yaşımdan?!” demek isteriz,
“yaşın kaç” diye soranlara…
“Neden ille de tutmak istiyorsun ki o aynayı yüzüme?!
Ben görmüyor muyum sanki
Oradaki gerçeği?!..
Bir hayale tutunan inatla,
O olduğuna inanan…
‘Gözlerimi de mi görmüyorsunuz?!’ diyen…
’Hadi anladım, birkaç kırışık var
Önceden olmayan;
Birkaç çatlak sehpada…
Yaşı, yılları aradan çıkaramaz mısınız?!
O çatlakları, kırışıkları..?
Gözlerime bakamaz mısınız bir kez de?
O âşinâ ışıkta yıkanıp
Yeniden bulamaz mısınız beni?..
Kaybolduğunuz sokaklarında yüzümün;
Engebelerine takılıp düşüp kaldığınız
yerden kalkıp
Gözlerimde sürdüremez misiniz seyahatinizi?..
Yılları aşan o yerde
Gerçeğine dönderemez misiniz gölgemi?’ "
5.0
100% (8)