İÇİMDEKİ SANCİİçimde bir sancı var, Ne başlangıcı belli, ne sonu, Bir zamanlar unutulmuş bir ağıt gibi, Kendini tekrar eden, ama hep yarım kalan. Adını koysam, kaybolacak gibi, Ama sessiz bıraksam, Her harfi daha da keskinleşiyor, Ve içimi lime lime ediyor. Bir boşluk bu, Ne dolan ne taşan, Sadece duran, Ama her duruşunda can yakan. Bir uzun geceden kalma belki, Belki hiç gelmeyen bir sabahın hüznü, Ya da söylenmemiş bir sözün Eteklerinde sürüklediği pişmanlık. Bazen bir ses duyuyorum içeriden, “Gel,” diyor, “yeniden hatırla.” Ama neyi hatırlayacağımı bilmiyorum, Hangi yüz, hangi hayal, hangi terk ediş? Bilmiyorum. Sorular çürüyor zihnimde, Cevaplarıysa çoktan gömülü bir yerde, Bana sadece sancının kendisi kalıyor. Bir yolculuk gibi bu; Hiçbir yere varmayan, Ama her adımda biraz daha eksilten. Karanlık bir sokakta yürümek gibi, Ayak seslerini duyuyor ama, Ardına bakmaya cesaret edemiyorsun. Bir hayalet misali, Beni bırakmayan, Ama aslında ben de bırakmak istemediğim… Ey içimdeki sancı, Ey kelimesiz türkülerle gelen, Neden bu kadar tanıdık, Neden bu kadar uzaksın? Bir gün sustuğunda, Yerini ne alacak bilmiyorum. Belki de kalman gerek, Bu hikâye eksikliğiyle tamamlanacak. Ama yine de, Bir sabah, Sen gittiğinde, Ve ben içimde sessiz bir bahar bulduğumda, Bileceğim: Bazı acılar, Sadece hatırlatmak için var; Kim olduğumuzu, Ve kim olamadığımızı. RAMAZAN ACAR |