Fırtınada Devrilmiş Bir AğaçHer aşkın bir masalı Her masalın bir sonu var Bu masalın sonunu Ben kendime bile anlatamadım Çapraz sorguda Seni sordu devrin afet-i devranları “Kim seni bu hallere düşüren kadın kim” dediler Ser verip sır vermedim Sadece, gülünce şiir gibi güler İçince rakıyla sevişir gibi içer Sövünce Allah ne verdiyse söver Gidince arkasına bakmadan giderdi dedim Gün güne ağırlaştı var olmanın dayanılmaz hafifliği Her gece kapımı içten sürgüleyip Her sabaha bir ceset gibi uyandım Hep beni eksiltti aşüfte takvim yaprakları Bende hep küskün baktım hayatın kadrajına Sırrı dökülmüş aynalar gibi islendim de Sana dair hiçbir şeyi yansıtmadım Şarkılarım tesellisiz Şiirlerim mezesiz kaldı Bastığım toprak bile ayaklarımın altından kaydı Son kullanma tarihi çoktan geçti ömrümün Alkolün tadını bile unutan ben Bir bozlağın tınısına bir kilo rakı gömüp Arabesk bir adama dönüştüm de Hiçbir vakit, hiçbir yerde adını sayıklamadım Say ki fırtınada devrilmiş bir ağaçtım Kurşun atsan yıkılmayan ben Say ki, bir fiskeyle yerlere serildim Sen bile ayağa kaldıramasın artık beni Sen bile derman olmazsın dermansızlığıma Say ki, ben artık şiir ‘leş’ tim |