birazcık nüŞiirin hikayesini görmek için tıklayın tensel dokunuş ıslanmış bir ruha dokundu heves ılık bir gözle ateşi harladı naz dar bir vakite öpüş gıçık gece üryan bir sesle tiredi kokunun hayali buzdan bir tirmanış ayak uçu değdi gölge bir vadiye nehirler arasında o giz kızıl bir kan gibi aktı tenden elimin uçlarına bulaştı saçlarının arkasından öptü ayın ılıklığı sürtünürdü ter akacak bir gama mefta gibi duran dilginlik değdi o alımlı haz diş bükey bir algı ılık ten gecenin koynu zaman bir bakış gibi ısındı an ve an tutuştu sesler bir birinin içine sabahı doğurdu iki birleşim |
Arife Kalender
Ben kimin yüzünden böyle oldum Asya
hangi denizler vurdu, hangi karaya gemiler
yüzümde eski bir Allahın el yazması
suya düştü bulutlar toprak kaydı
kumu çöle kim sakladı, kim biçim verdi rüzgâra
suç bizi tanımıyordu, günah gelmemişti kapıya Asya
-3-
memelerimizin haberi yoktu ellerden
etimiz kabardıkça zehirli mantar
saçlarımız uzuyorken, kirleniyorken ay
örtüler üstümüze, yüzümüze örtüler
oysa ne güzel bacakların vardı koşmaya
bakmaya ne güzeldi gözlerin
biz hep erkekleri sevdik
evvelimiz onlardı, sonumuz onlardı Asya
başka adlarımız vardı
başka tanrılar, başka dua
harflerimiz vardı evcilik oynardık karanlıkta
elleme ayıplarını demişti annen
gösterme etini pencereden dışarıya
sonra kaldırımları yükselttiler
elmalı şeker miydi, pamuk helva mı yoksa
gözleri şehvet şehlası ağabeyler
ilk kez kim öpmüştü günahlarından Asya
ben de yokuşlardan kaydım
zil çalıyordu, telefon bekliyordum, akşamdı
taşa çim ekiyordum
içimin kedisi içimi tırmalıyordu
yakut bir sevda bulmuştum herkesten saklıyordum
güz geliyordu, durmadan güz
ağladım, filmin sonunda adam ölüyordu
ben ölüyordum, yollar kalabalıktı Asya
o sıralar elimde bir kitabı tutuyordum
Van’da deprem olmuştu, sallanmıştı ölüler
diriler uyuyordu, çıkamıyordu yukarıya
örtüler toprak örtüler toprak
altından hep biz çıkıyorduk
başka başka yüzlerimiz çıkıyordu
dilimiz eskimiş, şarkımız bitmişti Asya
tarih öğretmenimiz vururdu avcumuza
anımsa ezberlediğin savaşları
çekerdi saçlarımızı acılar tel tel
bir kadının resmi vardı askerlerin altında
burnu sen, alnı ben, dudakları Fatma
belki çocukları vardı, belki ölmüştüler
görüp de unuttuk değil mi Asya
tam da sınıfın ortasında çat diye
kırıldı kalem, ağrı kırıldı, bölümlere ayrıldık
açılsın diye beklediğimiz kapılar zindan
sızan ışıklarda zor okuduk yazıları
sözlü ağladık, için hıçkırdık, ıssız öldük
arsız yaşadık, dilendik, şeytan gezdik
kaya hiç oynamadı yerinden
ben kimin yüzünden böyle oldum Asya