ASALETİN İÇİNİ DOLDURMAKBir mükemmellik abidesi durmuyor mu? Her bir yanından rengârenk güzelliklerle Mevsim sınırlarını da aşan biteviye yurt Niçin onları söndürmeyedir bu inat Her ne olursa olsun yok mu onda hat Ve hiç görememişlerin hakkına da kusur Bağdaşmaz ki çirkin beslenenle o huzur. Daha küçük yaşlarda vermek gerekmez mi Bizi daha halis kılacak bakışı, görgü, emeği Bu ucuzluk anlayışı da nedir, sanki gemi direği Omurgaya en büyük hasarı açan, yırtan yelkeni Sabır, çalışmak, vefa, iyi niyet vardı ya aleni İçi bomboş ve argolaşmış barbarlık o treni Asla saygın kılmayacak makamı, zenginliği. Bir ulaşmak arzusu vardır yükseklere, hoş Ona gidilen yolda emek, ter yoksa, içi boş Alkışlara mazhar olmak ise bütün mesele Bu yolda eskimelidir yürünen çok kösele. İster koltuk olsun adı, isterse makam Kibirden uzak duruş var ise işler tamam Buyruk öznesi olmak değildir ki mesele İçindeki egonu tut ve bir güzel de kesele. Hayranlık uyandıran şeylerin silsilesi Asil duygulara değdikçe estirir yeli Söz ile davranışlarda da varsa tutarlılık Gıpta ile bakmalıdır hale verir kârlılık. Neler gördük oysa geçerken pencereden Saygı hak getire, sen haber ver şu edepten Kendi ölçülerindeki derilikten yoksunluk Bizi bugünlere getirmedi mi, işte yolsuzluk. Diline yalanı, riyayı pelesenk eden edenler Utanmadan bir de saygınlıktan bahseder Ölçüyü kaçıranlara dur durak yok ise hâlâ Filmin sonu talandır, yıkımdır sakın unutma! İnsan olabilmek her zaman ve mekândadır Bunu bir kıstasa bağlamak anlamamaktır Nelerin bahşedileceği ve izi kalacağı düşen ana Asalet dediğimizin özündedir o derin mana. Oğuzhan KÜLTE |