GÖLGENLE SEVİŞMEK
Ne zaman bir yangından
masal çıkarmaya çalıştı ellerin var mı aklında eller olan gölgeyle sevişmişliğin? Dilinin ucunda işlenmiş bin bir cürüm saçlarımı beyaza sürükleyen ki sıkılmış avuçlarının içinde bir kez uyumadım ben Gönlünün zindanında voltalara serilmiş yüzümle dikenlerinde yatırdığın hüzünlü besteyim Avuçlarının arkasında soluklanan gözlerin aydınlatmadı tek gecemi İsa’nın yerine ben çarmıha gerildim Şimdi notalarımı kim verir bana geri? Kim bağlar yerlerine kopmuş kirpiklerimi? Sen? Senin kar yanığından bozmadır tenimi kuruttuğun ellerin ki susuzluktan çatlamış çizgilerinde kırılır bileklerim Sen mi cehennemi gördün? Romanın son sayfasında çürümüş kefenleriyle ele yazılıp unutulmuş mektuplar Dizlerimi kurşunlarken ruhumu yağmalarlar Ben kapının önünde bir cümle yazmadığın liyakatsiz günahkar! Sen mi harflerden düştün? Fal kurnazlığıyla alırken papatyanın âhını kırdığın kalemimin sancısında yitirdim gözlerimin ferini Şimdi toprak altında attığım her adımda kesiyor tabanlarımı tabutun sessizliği Sen mi uzaklara sürüldün? Kıyıdan çok uzaklarda vurguna bırakıldım kozamın içinde açılmadan gözlerim Kanatlarım çiğnendi girdabın ortasında uçamadım Satır aralarında tek başıma delirdim Sen mi ölümden döndün? Pası dökülen zincirleriyle çullanırken üzerime el birliği kulağı sökülmüş zebaniler benim hesabıma yazıldı tek tek alnı lekeli düşükler Sahte cennetin kapısında sen gölge ve arsız hayaller Kendime beddualardı dökülen açılmış ellerimin arasından Sana kıyamadım beni yaktım sürgünlerimin ucundan Gel gör dokunmadığın tenim cemrelere küskün şimdi Solgun benzinde şaşı bakışlarıyla ne çok iblis gezindi Kına zannettiğim renk meğer kan kurusuymuş Köklerime kasteden idam mahkumuymuş… Sen mi acı çektin? Arşivden Özgür SARAÇ/Râzı |
Aşk uğurlanamayanla arafta şiir
Yine şiir bulandık
Tebrikler