Acının Rengi
suskunluk
dilsiz bir canidir hak ile yalanın birbiriyle çatıştığı yerde bir şehir var içinde yanlış evleri -yanmış hayalleri ölmek yıpratıyor hayatı hayat ıslığını çalmıyor uzaktan aramızda buzdan bir boşluk var aynı kan grubundan olsak da safları birbirinden soğutan aramızdaki uçurum köprü kuramayan bir hayalettir kaç kez toplansak kaç kez sıklaşsak, yan yana anılır adımız hangimiz yalandan daha yalan bu uğursuz fırkalarda hangimiz birimiz için deli olduk birimiz için hasta ve yasta sadece camide mi kim kimi Allah’sız sansın bu zamanda kim kime kimin için yansın hangimiz daha çürük hangimiz daha olgun göğe kafa tutan ihtişamıyla yeni yeni piramitler örüyoruz hangimiz daha iyi hangimiz daha firavun var mıdır anasız doğurmanın amaçsızca yaşamanın bu hayatta fiyakası hangimiz daha eğrice hangimiz daha doğru biz bu mumyalanmış çağda sürekli bir uyku hâlinde iken yosma gecelerin kucağında ayrı ayrı köşelerde candan vurulduk gölünü özleyen kandan yaştan vurulduk herkes anladı tepelerin sessizliğini hangi güç durdurabilir ki dünyanın ışığa davetini isteriz ki herkes inancına ve töresine kendinden olmayan birine de aşık olsun aş elden su gönülden birlikte bağdaş kurduğumuz sofradan vurulduk biz her kim ki aklını yüreğine fısıldar harfler yürür, sesini çözmeye gelir bir cevaptan daha çok hayatıyla yüzleşir ve her kim ki yatağından küfürbaz kalkar asrın karanlığına övgüler dizip kendine bir tünek aradığında can cana kir/acı gibi baktığında ayıbını temizlesin masasından makas belki de tek eldir kalbi onaran _boran |
Kırk kemiğinde kırk acı...
Kir/acı
Bazen kesmek gerekir
temiz/acı alır yerini ...
Her zamanki gibi güzel dizelerdi sayın Boran saygımla