“Türkiye’de yılın ilk yedi ayında 1554 firma konkordato talebinde bulundu: Batışın ayak sesleri
Ekonomide sıkılaşma adımları sürerken durgunluk belirtileri de artıyor. Ekonominin lokomotifi sayılan inşaatta dev markalar konkordato isterken sektör devletten ödeme alınamadığını söylüyor.
„Yüksek finansman maliyeti, enflasyonla birleşince yaşanan ekonomik durgunluk birçok sektörü zor duruma soktu. Yılın ilk yarısında kapanan şirket sayısı geçen yıla göre yüzde 25.8 artarken birçok sektörde konkordato taleplerinin geçen yıla göre yüzde 50-55 arttığı konuşuluyor. Bu sektörlerin başında da Türkiye’de büyümenin amiral gemisi olan inşaat sektörü geliyor.“( Sayın Gooogle-News yazarı Didem Ernez‘in 20.08.2024 günü Cumhuriyet.com’da çıkan haberinin başından alıntıdır Haberin tümünü okumabuzu öneririm.)

Ekonomideki Çorap Söküğü’ne
“En alttaki fıçının devrilmesi” denir;
Üçgen şeklinde
üst-üste fıçılar dikilir,
en alttaki devrildiğinde hani,
duyulacak gök-gümbürtüsünün adıdır bu yani!

Ülkemdeki fıçılar sıralamakla bitmiyor,
“Benim Şiir Başlıklarım” da
asla-mı-asla
artık bunlara yetmiyor.

“Saçımızın akmı-karamı” olduğunu
niçin önümüze düşünce göreceğiz,
ayna varken berbere sorup bunu,
onu dahada mı zengin edeceğiz?

Ülkemde korkunç bir Deprem beklentisi var,
susuzluktan yanıyor güzelim ormanlar,
depreme dayanıklı binalar yapılacağı yerde,
AKP’li yandaşlara peşkeş çekiliyor her ihale.

Ekonomi “iki diplomalı” bir iktisatçının elinde,
enflasyon “yüzde doksan”ı aşmış,
-buna en alttaki fıçılar bile şaşmış-
paramızın değeri sürünüyor yerlerde,
tarikatlar kuruluyor ülkemde ardı-arkası
satmadığımız bir tek “Kulak arkası”.

“Yap işlet” diye borçlandırılmış gelecek nesiller,
köylü ve çifçiyi teşvik etmesinler,
Devlet Fabrikaları da yağmalanıp satılınca;
İthalat, döviz sıkıntısı, iç ihtiyaç çok zor durumda,
buna birde “İnşaat sektörü” nü kat,
ama bu fıçı çok tehlikelidir, dikkat!

Sığınmacı sayısını nedense bilemiyoruz,
Ne kadarının “Vatandaş yapılanı” da öğrenemiyoruz,
ya dolarlarla kat alıp
vatandaş olan Arap’lar?
Emin olun katını birgün kârla satıp,
vatandaşlığı alıp bunlar kaçacaklar!

İslamlaştırdıkça Milli Eğitim’i;
Bilim, uygarlık, demokrasi geri gider tabi!
Baştaki “İtibar” yapıyor, “Tasarruf” ise Halk yaşamından,
“Böyle gelmiş, böyle gitmeyecek!” anlaşılan,
anlayana-anlatılacak daha pek çok fıçı var,
Acaba “EKONOMİDE BATIŞIN AYAK SESLERİ Mİ BUNLAR?” (*)

Gelin benim;
Bilgiç, tekdüze, eşit hece sayılı,
vede can sıkıcı mısralarımı
burada terkedelim de,
bu yaklaşan „Ayak Sesleri“ ne bir usta şairin şiirinde
kulak vererim;

„Sevgilim,(*)
başlar önde, gözler alabildiğine açık,
yanan şehirlerin kızıltısı,
----------çiğnenen ekinler
----------ve bitmez tükenmez ayak sesleri,
------------------------------gidiliyor.
Ve insanlar katlediliyor :
----------ağaçlardan ve danalaran
-----------------------------daha rahat
-----------------------------daha kolay
-----------------------------daha çok.
Sevgilim,
bu ayak sesleri, bu katliâmda
hürriyetimi, ekmeğimi ve seni kaybettiğim oldu,
fakat açlığın, karanlığın ve çığlıkların içinden
güneşli elleriyle kapımızı çalacak olan
gelecek günlere güvenimi kaybetmedim hiçbir zaman...“

(*) ŞİİRİN HİKAYESİ’nden alınmıştır.
(**) Yana yatık/italik dizeler Büyük Türk Şairi Nazım Hkmet’in İstanbul Hapishanesi’nde yazdığı şiiridir.