harp ve lovebir piyanistin son vuruşundaki ihtişam, bir kölenin son işindeki sevinç, bir çocuğun son kez emdiği sütü gibi annesinden; keskin ve kıvılcımlı, cüretkar ve soysuzca, kaçış planlarının en kusursuzundan rol çalmışçasına; epik ve yitik bir terkedişti seninkisi. kanlı hücrelerimi salyalaştırıp dudaklarını boyarken, kollarında bir celladın hükmünü ve gücünü taşırken, gözlerinin en ince beyazında bile düstursuz bir düşmanlık saklarken, bir muştu bilip bensizliğe açılan kapıları, birer birer çarparken.. kimi inandırabilirdik kendimize, sevda yüzyılından geldiğimize? ve kimi güldürebilirdik halimize bu denli bir senaryo yazmadan kendimize? mistik haykırışlarım kaldı boğazımda önce, sonra sessiz ve kıpırtısız yalnızlık krizlerim. kimsesizliğime örtülmüş bir kefen değilse bu şafak, bu yağmur hangi musallanın yıkıyıcısıdır? bu dört kollu, hangi zengin tüccarın binek hayvanıdır ? zamanın kurdeşen döken dakikaları sinmiş ömrümün orta yaş sevincine. yine bir kaybediş komedyası beyaz perdede. bir yüzünde aynaların, aşkın doğurduğu ölümler; harplerin öldürdüğü aşklar, bir diğerinde. - Abdullah Cemek |