Cinayet Kırmızıçok değil, biraz dinlesen duyardın içimde ki o fırtına öncesi sessizliği duymasan da görürdün son saniyeye kadar senin yolunu gözlediğimi kıyametten önceki son çıkışta içime bakabilseydin... bütün kapıları içten sürgüleyip görürdün ateş çemberinde bir akrep gibi kendi zehrimle kendimi zehirlediğimi oysa… çığlık çığlığa yanarken ben külüme basıp geçtin de hiç görmedin, göremedin ciğerinden kundaklanmış bir orman gibi içten içe yandığımı öyle t’uzaktın ki… ölümle yaşam arasında ki o ince çizgide hüznü sek içip tütün üstüne tütün sararken acılarıma hiç bilmedin, bilemedin kalbimi bir sabır taşına dönüştürüp bir ölü sessizliğinde seni beklediğimi beklemek demişken... sahi, daha kaç gece bekleyecektim seni nobran bir kasırga gibi sen yakıp yıkarken gönül hanemi ıslığını yitirmiş bir rüzgar gibi nasıl ket vuracaktım gök gürültülü avazıma ah dilsiz gecelerimin esmer klarneti sen, boyayıp dudaklarını cinayet kırmızıya arka bahçende ölü toprağı sererken sevdamızın üstüne son kullanma tarihi geçmiş sabrımı nasıl avutacaktım kana kesmiş yataklarda |
Aşkın rengine hep kırmızıyı yakıştırırım nedense.
Sonra buradan şair bir arkadaş ayrılıkların rengi kırmızıdır dedi.
Şimdi de okudum ki bir cinayete kurban gitmiş kırmızı. Aslında kurban yanlış oldu galiba cinayetin faili demek gerekirdi
Ama ne olursa olsun şiir çok güzeldi. Kırmızı neye kurban giderse gitsin diye düşündüm.
Huzurlu geceler dilerim Highrock