Keçeli BezKalbi tezek çukuru, zihni dersen cenâbet, Siyon’un piçlerine son kertede karâbet, Mâhirâne bağlıdır, dûçâr olmuş âdetâ Kazurat takımına şu hilkât-ı garâbet. Fobisidir dümbüğün, tapar küfrün putuna, Kabarır astik gibi, mecliste bir hâtuna, Yüzü keçeli mel’ûn, herze-vekîl yalağı İstiğfâra gelse de, damla su vermem buna. Duble zem sanar hödük, ki sunsan ona zemzem, Kangren dimağına bence hacamat elzem, Soysuzun o Soylu’ya sataşması ne ola Puşta kulak asmak, itizâm-ı mâ lâ yelzem. Ne haddine bu puştun, orduma dil uzatmak, Ak’a çatmak için karanın altına yatmak, İster yatar, ister yalar, kendi özeliyle Tüzele gelince ammâ, yok öyle kaş çatmak. Şov yapmayı pek sever, oldukça da sâhirdir, Trollerin gözünde hem Âlî hem Mâhirdir, O ötürük ağzıyla hezeyânlar kusmakta Bu de’yyûsun puştluğu buram buram zâhirdir. Biraz da olsun hani dikkat gerek düzeye, Bu siyonist kahpesi meczûb ama yüzeye, Merâkımı celb eder, sormadan edemiycem Boğası kaç par’ öder, böyle azgın düveye? Garezi var bu puştun islâm’a ve türk’lüğe, Mezbele çukurundan çıkar sanma düzlüğe, ’’Bez’’i de çok severmiş, haber saldım imama Keçeli bez hazırmış, kazuratlı büzüğe!.. İtizâm-ı Mâ Lâ Yelzem: Abesle iştigâl etmek. |